"أعداؤه" - Translation from Arabic to Turkish

• düşmanları
• düşmanının
• düşmanlarıyla
• düşmanlardan

Politik kanaat ondan uzaklaşmaya başlamıştı ve düşmanları cesaretlenmişti.
خرج الرأي السياسي عن سيطرته واكتسب أعداؤه الشجاعة

Bakın, kocamın hisselerinin peşinde olan düşmanları var fakat sizin onlardan biri olmadığınıza dair içimde bir his var.
أنظر ، إن لزوجي أعداؤه لكني أشعر أنك لست منهم

Bir adam öldürüldüğünde, gerçek düşmanının kim olduğunu öğrenmek için ilk olarak biriyle konuşurlar-- karısıyla.
إن قُتِل رجل فأول شخص يريدون التحدث إليه ليعرفوا من هم أعداؤه هي زوجته

Senatörüm, bir kişinin itibarı düşmanlarıyla ölçülürmüş, dostlarıyla değil.
اتعرف يا سيناتور يقال ان مرتبة الرجل يثبتها أعداؤه وليس أصدقاؤه

Adalet ve merhametle hükmedeceğime halkımın refahını dikkat ve şerefle gözeteceğime, tüm düşmanlardan...
بالعدل و الرحمه أحكم مملكتى و أزود عنها بيقظه و شرف ... و أسعى إلى خير الشعب ضد كل أعداؤه

düşmanları tarafından alıkonulmadan önce benden kalem, kağıt, mürekkep ve mühür mumu istemişti.
وقبل أن يأخذوه أعداؤه طلب مني، ريشة، ورقة، حبر، وشمع للختم

İngiliz'lerin botunu sabote edeceğiz, politik düşmanları yapmış gibi görünecek.
تخريب القارب البريطاني؟ ونجعلها تبدو وكأن أعداؤه فعلوا ذلك

Tanrım! -Tüm düşmanları şeytani bir zevkle düşündü:
يإلهي فتشمت أعداؤه وقالوا

Peki ya düşmanları?
ماذا عن أعداؤه ؟

düşmanları kim?
من هم أعداؤه ؟ -

"düşmanları önünde korkudan titreyecek...
"أعداؤه سترتجف أمامه

düşmanının polis olduğunu söylediği halde.
إنه يؤمن بأن جميع الشرطة أعداؤه

Arayıcı, en büyük düşmanının unvanını mı aldı?
الـ (باحث) فاز بلقب أكبر أعداؤه

Kılıç ustası. Halkını kurtarmak için düşmanlarıyla savaşmış ve kazanmış.
, قاتل أعداؤه و فاز

Adalet ve merhametle yöneteceğime halkımın refahını dikkat ve şerefle gözeteceğime bütün düşmanlardan onları koruyacağıma ve kurallara sadık kalacağıma bunların tümünü yapacağıma yemin ediyorum.
بالعدل و الرحمه ... سأتولى حكم المملكه و أدافع عنها بيقظه و شرف ... لرفاهية شعبى و أحميه من كل أعداؤه