"أعذب" - Translation from Arabic to Turkish

    • işkence
        
    • tatlı
        
    • bekar
        
    • eziyet
        
    • bekâr
        
    • tatlanır
        
    Tavuğa işkence etmedim. Tavuklara işkence etmem ben. Deli misiniz? Open Subtitles لم أعذب الدجاجة أنا لا أُعذب الدجاج، هل أنت مجنون؟
    Günün her anında, kaçınılmazı ertelemek için vücuduma işkence etmek için mi? Open Subtitles لأن أستلـــــقي في سرير في أحد المستشفيــات أعذب جسمـــــــي يوما بعــد يوم
    tatlı olduğu kadar tehlikeli kelimelerle sudan çıkmış bir balık gibi hissedecek. Open Subtitles بكلمات أعذب وأخطر من الطُعْم للسمك أو زهرة النفل للخراف
    Naziler o zehirli kadehten içerken düşündükleri tatlı şarapla susuzluklarını söndürmekti. Open Subtitles شرب النازيون من ذاك الكأس المسمم بالتفكير بأنهم طوال هذه الفترة وهم يسقون ظمأهم من أعذب أنواع النبيذ
    Özgürlüğünü seven bir kızdır. Şimdi bekar olduğumu söylemiş miydim? Open Subtitles إنها متحررة هل ذكرت أنى أعذب الأن؟
    Gidelim. Hayvanlara eziyet etmek istesem tıp laboratuarına giderim. Open Subtitles لو أردت أن أعذب الحيوانات لذهبت لمختبر أمريكي
    İşkence görenlerin yaygara ve gürültüsü onun kulaklarına müzik gibi geliyordur. Open Subtitles صخب و ضجيج المتعذبين لا بد أنه أعذب الأصوات على اذنه
    Bu şekilde uzatmak anlamsız. Kendime daha fazla işkence etmeyeceğim. Open Subtitles أنه من الحماقة أن أبقى في هذا الوضع لا يمكنني أن أعذب نفسي أكثر من ذلك
    Onu ben de o markette gördüm. Ama kendime işkence etmiyorum. Open Subtitles لقد رأيتها بمتجر البقالة أيضاً ولكنني لا أعذب نفسي
    Ama bunu yapmam, bu işkence. Bu şeyimden uzaktaki hiç bir şeyi vuramayacağımın kanıtı. Open Subtitles ولكن لن أعذب شيء كي أثبت أن بوسعي ضرب أي شيء من على بعد عدا عضوي
    eğer taleplerime uymazsanız arkadaşlarınıza işkence yapıp öldürmekle kalmam. Open Subtitles إذا لم تتجاوب مع مطالبي أنا لن أعذب و أقتل أصدقائك فقط ،أنا سوف
    Beni işkence için bir zindana götürdüler. Open Subtitles كنت أعذب في الطابق العلوي من السجن
    Sanırım bu içtiğim en tatlı su. Open Subtitles أعتقد أنه أعذب ماء شربته في حياتي
    Yemekler daha bir tatlı gelecek. Daha iyi nefes alacaksın. Open Subtitles الطعام له ذوق أفضل، والهواء يبدو أعذب سيكون لديكَ المزيد من الطاقة...
    Bir gün içerideki radyodan gelen muhteşem bir müzik duydum, ve gerçekten de duyduğum en tatlı ilâhi gibiydi. Open Subtitles يوماً ما سمعت أجمل موسيقى أتية من الراديو بالداخل, كانت حقاً مثل... مثل أعذب ترتيلة سمعتها على الإطلاق.
    Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en tatlı şeyi! Open Subtitles إنها أعذب شيءٍ في تاريخ العالم كله!
    Bu tür bir olay beceriksiz aşıklar tarafından olur, bekar ve yalnız olan biri, hiç gerçek ilişki yaşamamış biri, muhtemelen bakir ama asıl amacı seks değil. Open Subtitles هذا النوع من العرض يوضح لنا شخص عاشق غير مؤهل شخص أعذب ووحيد، لم يكن بعلاقة غرامية من قبل ربما أعذر، ولكنه لا يبحث عن الجنس
    Hallwardlar'ın evinden ayrıldım ve St. James'te kendime bir bekar evi tuttum. Open Subtitles ... "غادرتُ منزل "هالورد "و أستأجرتُ شقة أعذب في "سانت جيمس
    Hayvanlara eziyet etmek istesem tıp laboratuarına giderim. Open Subtitles لو أردت أن أعذب الحيوانات لذهبت لمختبر أمريكي
    - eziyet falan ettiğim yok. Onunla arkadaş olmayı da bekâr olmayı da seviyorum. Open Subtitles لا أعذب نفسي أحب أن أكون صديقها
    Bunu içtikçe, yeni aşk tatlanır. Open Subtitles وشرب المحلول يجعل الحب الجديد أعذب

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more