| Evini aradım ama galiba bana verdiğin numara kullanılmıyordu. | Open Subtitles | واصلتُ الاتصال بمنزلك، ولكنني أظنّ بأن الرقم الذي أعطيتني إيّاه لم يجدي |
| bana verdiğin isim de bir kimlik koduydu. | Open Subtitles | والاسم الذي أعطيتني إيّاه كان اسمًا رمزيًّا؟ |
| bana verdiğin hançerin sahte olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وقالت لي أنّ الخنجر الذي أعطيتني إيّاه مزيّف |
| bana verdiğin taş, bulmacanın son parçasıydı, son harita. | Open Subtitles | الحجر الذي أعطيتني إيّاه كان الجزء الأخير من الأحجية الخريطة النهائيّة، سنحفر. |
| bana verdiğin dosyayı kontrol ettim. | Open Subtitles | -نعم تحقّقت مِن الملفّ الذي أعطيتني إيّاه |
| bana verdiğin çek, bozduramadım. | Open Subtitles | - ذلك الشيك الذي أعطيتني إيّاه رُفض - اللعنة - |
| Evet, bana verdiğin malzemeden bazılarını kullandım. | Open Subtitles | أجل، فلقد استخدمت بعضاً . من "مان وايك" الّذي أعطيتني إيّاه |