Hamile genç kızlar işleri bozulan aracı firmalar | Open Subtitles | ، فتيات شابات حوامل ، سماسرة أعمالهم تنهار |
Bundan sonra işleri Martin Luther Werthan yerine Jack yürütecek. | Open Subtitles | وقد يبدأ البعض بتوجيه أعمالهم لـجاك بدلاً من العجوز |
Danışman olarak işimiz, müşterilerimize eşlik etmek, onların işini anlamak ve markalarının büyümesi için alan bulmalarına yardımcı olmaktır. | TED | كمستشارين، عملنا أن نتفهّم عملاءنا وأن نفهم أعمالهم. لنساعدهم في إيجاد مجالات لتطوير علاماتهم التجارية. |
Kaç erkeğin boyun eğmeyi stresli işlerinin çıkış noktası olarak gördüklerini anlatamam. | Open Subtitles | لا داع لأخبركم كم رجل يحتاج ليكون خاضعا كمتنفس من أعمالهم المثيرة للتوتر بشكل كبير |
Bu yenilik, İçişleri Bakanı'nın da istediği gibi mezar hırsızlarını işlerinden edebilir ancak aynı zamanda bu ülkeyi de bölecek! | Open Subtitles | الآن ، هذه الإصلاحات قد تحرم لصوص القبور من أعمالهم ، كما ينوي وزير الداخلية لكنهم سيُقسمون أيضاً هذه الأمة |
Artık pis işlerini özel kulüpler ve yönetim kurulu aracılığıyla yapıyorlar. | Open Subtitles | و الآن يمارسون أعمالهم القذرة عبر نوادٍ خاصّة و مجالس الإدارة |
Hadi ama, oradakiler bir boka yaramaz. onların dava dosyalarına güvenmezdim ben. | Open Subtitles | بحقكِ، رجال مكافحة الإستنساخ هؤلاء يراكموا أعمالهم لن أثق بأي من سجلاتهم. |
Şey, hayır, fakat en büyük eserlerini icra ettiklerini hissetikleri zaman bırakmaları gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | حسنا، لا، ولكن ينبغي ان يكون لديهم الحس الكافي للتوقف عندما يكون أفضل أعمالهم ورائهم |
Yeni bir konferans serisine başladım. Yazarlar gelip çalışmaları hakkında konuşabiliyorlar. | Open Subtitles | بدأت سلسلة المحاضرات تلك، وبوسع المؤلّفين أن يجيئوا ويتحدّثوا عن أعمالهم. |
Bize çok iyi bakıyorlar. Ve onun işleri için gönüllü oldular. | Open Subtitles | لقد أحسنوا رعايتنا و هم يتطوّعون في أعمالهم |
Ne olmuş.Büyük aileni düşün.onların işleri milyonlar ediyor. | Open Subtitles | وماذا إذن ؟ فكر بشأن العائلة الكبيرة أعمالهم تساوى الملايين |
- Eğer onları buraya getirmezsen. - Hayır, onların da orada işleri var. | Open Subtitles | إلا إذا كنت تريد إدخالهم كلا، لديهم أعمالهم أيضا |
Bir polisin kendi işini kendi gördüğü ilk sefer olmaz, değil mi? | Open Subtitles | لن تكون المرة الأولى التى سلم بعض الشرطيين أعمالهم ، صحيح؟ |
Sıklıkla kullanıldıkları başka bir alan ise ticarettir, sizin bir deri tabakçısı olduğunuzu ve başka bir tabakçının sizden daha iyi iş yaptığını farz edersek, ölülerden onu işini bozmasını da isteyebilirdiniz. | Open Subtitles | ومملكة أخرى يستعملونها بكثرة في أعمالهم لذا فلو كنت دبّاغ جلود وهناك دبّاغ جلود أخر في نفس الشارع وعمله أحسن منك |
- İşlerinin 11 milyonluk kısmı geçen sene bizdeydi. | Open Subtitles | لقد كسبنا 11 مليوناً من أعمالهم العام الماضي. |
Ceset hırsızlarını işlerinden edecek. | Open Subtitles | وهذه القوانين ستحرم سارقو الجثث من أعمالهم |
Hep büyük planlar yapıyorsun herkes heyecanlanıyor ve işlerini bırakıp sana geliyor. | Open Subtitles | أنت دائماً تصنع خطة عظيمة الجميع يتحمس لها ويتركون أعمالهم ويأتون إليك |
Ve onların bir konuyu anlamalarını sağladık: günlük faaliyetlerinin ülke olarak yeni iş alanları oluşturma ve yatırımları çekme konusunda ne kadar etkili olduğu. | TED | وبصحبتهم تأكدنا أنهم فهموا كيف أن أعمالهم اليومية تؤثر على قدرتنا كبلد لاحداث وظائف جديدة وجذب الإستثمارات. |
Bölgenin dört tarafından sanatçıları eserlerini sergilemeleri için davet etti. | Open Subtitles | ودعا فنانين من جميع بقاع الإقليم لعرض أعمالهم |
çalışmaları için ihtiyaç duydukları kitaplar nerede? | Open Subtitles | أينهي الكُتب التي يحتاجونها لأداء أعمالهم ؟ |
Domuzları öldüren, fırsatçı ödlek adamlarınıza siz bunu söyleyin yaptıkları kirli işi namussuzca tatlı ve mutlu domuz logosunun arkasına saklayarak, istirap ve ölüm imal ediyorlar. | Open Subtitles | جزاروا الخنازير المستثمرين الجبناء الذين يخفون أعمالهم القذرة خلف شعار الخنزير السعيد |
Müşterilerimiz kredilerini aile harcamaları, acil durumlar, seyahat harcamaları ve işlerine yatırım yapıp büyütmek için kullandılar. | TED | وقد استخدم عملائنا قروضهم في تغطية المصاريف العائلية، حالات الطوارئ، والسفر والإستثمار مرة أخرى في تنمية أعمالهم. |