| demek istediğim, sizde ve eşinizde bir tür şey var... | Open Subtitles | ما أعنيه هو أنك و زوجتك تعانون من نوع من |
| Dinleyin, demek istediğim bir çocuk bile görmeden sekiz dokuz ay geçirebilirsiniz. | Open Subtitles | اسمعوا، الذي أعنيه هو تمُرّ ثمانية، تسعة أشهر و لا ترى طفلاً |
| demek istediğim şu ki, evimizde zaten birkaç İncil var. | Open Subtitles | الذي أعنيه هو أننا عندنا أكثر من توراه في المنزل |
| Yani diyorum ki, erkekler hep benimle ilgilendiler, etrafımda dolaştılar. | Open Subtitles | لا ، ما أعنيه هو أنّ الرجال دائمًا يهتمّون بأمري |
| diyorum ki bir insanı gerçekten kurtarmak için onu yakalayıp bir odaya kapatmak yetmez. | Open Subtitles | ما أعنيه هو أن إنقاذ شخص، إنقاذه حقيقة، ليس أن تفقده وعيه وتضعه في غرفة مضلمة. |
| Tatlım, demek istediğim bu gece büyük bir partin var. | Open Subtitles | عزيزتي، كل ما أعنيه هو أن لديك حفلة كبيرة الليلة |
| demek istediğim, yapmak istediğin özel bir şey var mı burada ya da ilgilendiğin bir gazetecilik alanı var mı? | Open Subtitles | ما أعنيه هو, إن كان أي شيء بالتحديد تود فعله هنا أو في أي مجال محدد تهتم به في الصحافة؟ |
| demek istediğim, dışarıda çılgın biri var ve kadınları öldürüyor. | Open Subtitles | ما أعنيه هو أن رجلاً مجنونا في الأرجاء يقتل النساء |
| demek istediğim şu ki güven kaybetmek, kazanmaktan daha kolay. | TED | إذن ما أعنيه هو أنه من السهل جداً، أن تفقد الثقة لا أن تكتسبها. |
| demek isteğim, gerçek hayatta her şey çok daha incelikli ve karmaşık; ve birbiriyle ortusen, birbiriyle kesişen, birbirine dokunan bir sürü öykü var. | TED | ما أعنيه هو أن الأشياء أكثر دقة و تعقيدا، و هناك كل هذه القصص المتداخلة تتقاطع و تتلامس مع بعضها. |
| demek istediğim şu: Bütün iyi doktorlar esasen hevesli olmalıdır. | Open Subtitles | ما أعنيه هو أن جميع الأطباء الأكفاء يجب في الأساس... |
| Hayır. demek istediğim de bu zaten. Yapmadığım bir şey yüzünden kovuluyorum. | Open Subtitles | لا ، ما أعنيه هو أنني كنت سأطُرد لشيء لم أفعلة |
| demek istediğim belki bir akşam bir kaybedenin, bir ezik, benim gibi, kafası atacak. | Open Subtitles | ما أعنيه هو أنه ربما بمساء ما ,شخص فاشل, فاشل مجنون مثلي |
| Ne demek istediğimi anladınız. Eşinizin kişiliğinde, karakterinde böyle bir şeye sebep olacak... | Open Subtitles | ما أعنيه هو, هل تعتقِد أنه كان هُناك شىء فى طبيعتها, |
| demek istediğim şu, "Mutlu olmak için inancını rüzgara savurur muydun?" Düşünceni söyle. | Open Subtitles | ما أعنيه هو إذا ما كنت سترمين ما هو متبّع ومألوف في مهب الريح لكي تحققي السعادة |
| demek istediğim, yırtıcı hayvanlar tokken avlanmazlar. | Open Subtitles | ما أعنيه هو أن المفترسين لا يصطادون إلا إن كانوا يتضورون جوعا. |
| diyorum ki eğer bu hikâyede bir oyuncu olmasaydım bayağı komik olduğunu düşünebilirdim. | Open Subtitles | ما أعنيه هو, إن لم أكن عضوًا مشاركًا في هذه الحكاية, لظننت أن الموقف طريفٌ جدًا. |
| diyorum ki, başımıza gelenlerden benim sorumlu olduğumu biliyorum. | Open Subtitles | ما أعنيه هو , أنا فعلا مسؤول عن تلك المشاكل |
| diyorum ki bu şekilde Sennin Modu'na da geçebilirsin. | Open Subtitles | ما أعنيه هو أنك قد تتمكن من استخدام نمط الناسك حتى في وضعك الحالي. |
| Sadece sizce bu akıllıca mı diyorum? | Open Subtitles | كل ما أعنيه هو, هل يبدو لكما هذا تصرفاً ذكياً؟ |
| Şu anda çok duygusalsın diyorum. | Open Subtitles | كل ما أعنيه هو أنك تمرين بوقت مشحون بالعواطف. |