| sanırım babanın kim olduğunu bilmiyorsun. Onunla tanıştığımda toz olmasını söylemem. | Open Subtitles | أفترض أنك لا تعرف من الوالد لئلا أطرده عندما أتعرف به |
| Bizimle gel. - Bunu yapamam beyler. - sanırım yapman gerekeni yapmalısın. | Open Subtitles | لا أستطيع فعلها يارفاق حسنا أفترض أنك ستفعل ما يجب عليك فعلة |
| Sanıyorum bu televizyonu bana bedavaya veriyorsunuz. | Open Subtitles | أفترض أنك ستعطيني هذا التلفاز بلا مقابل؟ |
| Bildiğinizi Sanıyorum ama söyleyeyim dedim. | Open Subtitles | أفترض أنك تعرف الموضوع ولكنني سأذكره .. في حالة |
| Eğer fark edilirsen olacakları bildiğini varsayıyorum. | Open Subtitles | أنا أفترض أنك تقدر النتائج إذا تم إكتشافك |
| Herhalde buraya.. ..büyük bir devlet sırrını ortaya çıkarmaya geldin. | Open Subtitles | أفترض أنك ِجئتِ إلي هنا لتبحثين عنبعضالأسرارلبعضالدولالكبرى. |
| Sayın başkan, sanırım son olarak birkaç şey söylemek istersiniz? | Open Subtitles | يا سيادة رئيس البلدية, أفترض أنك ترغب بإلقاء كلمةٍ أخيرة. |
| sanırım benim yüzsüz ya da delinin teki olduğumu düşünüyorsun. | Open Subtitles | أفترض أنك تعتقد أنني وقحه للغاية أو 'مجنونة جداً' أو شيء من هذا. |
| sanırım benim yüzsüz ya da delinin teki olduğumu düşünüyorsun. | Open Subtitles | أفترض أنك تعتقد أنني وقحه للغاية أو مجنونة جداً .. أو شيء من هذا |
| - sanırım bu şeyleri haftalar önceden sipariş etmek zorundasınız, değil mi? | Open Subtitles | أفترض أنك تطلبين هذه الأشياء قبل أسبوع أليس كذلك ؟ |
| Ama sanırım bize bir şeyi nerede bulabileceğimizi söyleyemezsin-- | Open Subtitles | لكنى لا أفترض أنك من الممكن أن تخبرنا أين يمكن أن نجد |
| sanırım ziyaretiniz kısa olacak, o zaman sessiz bir yere gidebilir miyiz? | Open Subtitles | أفترض أنك نويت زيارة قصيرة وبعد ذلك قاس؟ |
| Sanıyorum, hala düşük olan anket sonuçlarına bakmak istemezsin. | Open Subtitles | اذن أنا أفترض أنك تريد التحديثات التي جرت على الإستطلاعات و التي مازالت هابطة |
| Sanıyorum ona bu yazki ufak seyahatinden bahsetmedin. | Open Subtitles | أفترض أنك لم تخبريه بشأن رحلتك الصغيرة هذا الصيف؟ |
| Sanıyorum Tobinlere para yatırdığını hâlâ Patty'e söylemedin. | Open Subtitles | أفترض أنك لم تعلم باتي الى الآن انك استثمرت لدى توبن لا |
| Bir noktada rol yapmayı bırakacağını varsayıyorum. | Open Subtitles | أفترض أنك سوف تنزل بنطالك في منتصف الرقصة |
| Konsolosluktaki olay yüzünden aradığınızı varsayıyorum. | Open Subtitles | أفترض أنك تتصل بخصوص الحادث الذى وقع فى قنصليتكم |
| NSS'deki dosyalarıma eriştiğine göre hakkımda, aileni öldürdüğüm gibi bilgileri bildiğini varsayıyorum. | Open Subtitles | منذ دخولك إلى ملفاتي في الأمن القومي أفترض أنك تعرف الكثير عني كما تعلم،أنا الذي قَتلتُ أبويك |
| Herhalde konserin başarılı olup olmayacağını öğrenmek istersin. | Open Subtitles | أفترض أنك تُريد أن تعرف إذا ما سوف تكون حفلتك ناجه. |
| İlgilenmiyorsan, bizim bu işe bağımsız olarak girmemize aldırmayacağını farz ediyorum. | Open Subtitles | إن كنت لست مهتما بها ، أفترض أنك لن تمانع إذا حاولنا الحصول عليها .. بشكلمستقل.. |
| galiba başka bir planın var. | Open Subtitles | ـ أفترض أنك تحمل لنا خطة ـ التخبط على أشده |
| Evet, haklı olduğunu düşünüyorum. Beklenen herşeyi yaptın. | Open Subtitles | أفترض أنك على حق لقد فعلت كل شئ كان لا يمكن توقعه |
| Dışarıda beklerken, herhâlde bir şey görmediniz, değil mi? | Open Subtitles | لا أفترض أنك رأيت أي شيء بينما كنت في الخارج؟ |