| Her zaman benim tökezlememi istedi ve kendisi başarısız olmadı. | Open Subtitles | ,إنه يريد ان أفشل دائماً حتى لا يكون هو الخاسر |
| Çünkü başka biriyle başarılı olacağıma seninle başarısız olmayı tercih ederim. | Open Subtitles | لأنني أفضل أن أفشل معكِ من أن أنجح مع شخصٍ آخر. |
| Ben her zaman, her gün başarısız oluyorum. Emin olun çok büyük başarısızlıklarım oldu, herkesin içinde, küçük düşürücü, utanç verici başarısızlıklar. | TED | أنا أفشل دائما، كل يوم، ولقد كان لدى بعض الإخفاقات العظيمة، أعدكم، حيث الكبيرة، المفضوحة، المذلة، إخفاقات محرجة. |
| Ayrıca o zamanlar Justin Foley beni sevdiği için okul artık berbat değildi. | Open Subtitles | و لم أفشل في المدرسة أيضاً لدرجة أن جاستين فولي ، أحبني وقتها |
| İşimin gerçeği şu, neredeyse sürekli başarısız olup yine de pes etmiyorum çünkü teleskoplar böyle üretilir. | TED | حقيقة عملي هو أنني أفشل في أغلب الأحيان ومازلت أواصل التقدم، لأن هكذا يتم بناء التلسكوبات. |
| Eğer anlaşma olmazsa, başarısız olurum, ve o üç adam bunu kutlar. | Open Subtitles | إذا فشلت الصفقة .. أنا أفشل و ثلاث رجال سيحتفلون بذلك |
| İşte bu yüzden herkes başarılı olurken ben başarısız oldum | Open Subtitles | ولهذا كنت دائماً أفشل بينما الآخرون نجحوا |
| Bir çatışmada başarısız olmayacağımı kanıtlamam imkansız. | Open Subtitles | ليس هناك طريقة لإثبات أني لن أفشل في المعركة |
| Yani bundan sonraki karşılaşmamızda, başarısız olmayacağım. | Open Subtitles | لذا المره القادمه التى نتقابل فيها سوف لن أفشل |
| Tamam oğlum. Bu antrenman işinin aramızda kalmasını istiyorum. Böylece başarısız olsam da utanmayacağım. | Open Subtitles | حسن يا كلب ، لا تخبر أحداً أنني أتمرن، لكي لا أحرج حينما أفشل |
| Ama baba olmamdan korkmamalısın çünkü başarısız olmayacağım. | Open Subtitles | لكنّ يجب ألا تخاف من أني سأكون أب , لأنّي لن أفشل |
| Yani sizi rahatsız eden soğuğu gidermekte başarısız olmayacağım. | Open Subtitles | بالاختصار، أنا لن أفشل بإبعاد البرد القارس الذي يلم بك |
| - Sadece... 15 yıldır hiç başarısız olmadım. Şimdi de olmayacağım. | Open Subtitles | لم أفشل طوال 15 عاماً و لست مستعداً للفشل الآن |
| Umarım son zamanlarda başarısız olmamışımdır? | Open Subtitles | آمل بأني لم أفشل في إدارة الإنتقال الأخير؟ |
| Geçtirdiğim onca test ve alıştırmadan sonra başarısız olacağımdan korkuyor. | Open Subtitles | -يخشى أن أفشل بعد كل التجارب والتدريبات التي خضعت لها |
| Yeniden deneme başarısız olursa Makoto ölecek. | Open Subtitles | . ماكوتو يجب أن يموت فقط عندما أفشل في التحدي |
| Hayır, yaptığım iş için yeterli olmadığımı düşünür ve başarısız olmamı bekler. | Open Subtitles | لا هذا النوع من التفكير يعني ان ليس لدي من الكفاءة ما يكفي للنجاح في هذا العمل وانه يتوقع مني أن أفشل |
| Muhtemelen ordunun en berbat subayı ben olacağım. | Open Subtitles | سأكون على الارجح أفشل ضابطا رأيتيه بالجيش من قبل |
| Bu bebeği taşıyan benim ve berbat etmek istemiyorum. | Open Subtitles | أنا التي أَحْملُ الطفل الرضيعَ و لا أريد أن أفشل بهذا، |
| Yenilmedim. Yenilmedim. | Open Subtitles | أنا لم أفشل، أنا لم أفشل |
| Bu iki şeyi uzlaştırmayı başaramıyorum. | Open Subtitles | أنا أفشل في التوفيق بين هذين الشيئين |
| CIA'deki kibirli kardeşim çuvallamamı istiyor. Bu asla olmayacak. | Open Subtitles | أخي المتغطرس في "سي.أيّ.أي" يحب أنا يراني أفشل وذلك لن يحدث |
| Hiçbir şey beceremiyorum ve ayakkabım vuruyor. | Open Subtitles | أسكن في مقطورة بدون تدفئة أفشل في كل شيئ وقدماب تؤلمانني |
| Emily'i kurtaramadım ama birdaha asla başarısızlığa izin vermeyecektim. | Open Subtitles | الأن, لقد فقدت إميلى من قبل لكنى لن أفشل ثانية |
| Senin yaşındayken babam da benim başaramadığımı görmek istemezdi. | Open Subtitles | أوَتعلم، عندما كنتُ في مثل سنّك لم يرغب والدي في رؤيتي أفشل أيضاً |