| O sadece başıma gelen en iyi şey değildi, aynı zamanda kendimle ilgili yanlış fikirlerime meydan okumama yardım etti. | TED | هي ليست فقط أفضل شيء حدث لي حياتي، ولكن جوان ساعدتني على تحدي مفاهيمي الخاطئة عن نفسي. |
| Donanma başıma gelen en iyi şey. | Open Subtitles | أنت مثلي الآن. الخدمة في البحرية أفضل شيء حدث لي. |
| O bileti kazanmak, hayatımda başıma gelen en güzel şeydi. | Open Subtitles | الفوز ببطاقة السفر هو أفضل شيء حدث لي في حياتي. |
| Tam tersine, bu hastalığa yakalanmak hayatımda başıma gelen iyi şey oldu. | Open Subtitles | بالعكس، إصابتي بالمرض كانت أفضل شيء حدث لي على الإطلاق، |
| Geçen kış icat edilmiş dilimlenmiş ekmekten sonraki en iyi şey olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | يعتقد أنها أفضل شيء حدث بعد خبز الشرائح خبز الشرائح اخترعوه في الشتاء الماضي |
| Sanırım Keene Yasası başımıza gelen en güzel şey oldu. | Open Subtitles | "أعتقد أن اتفاق "كين آكت كان أفضل شيء حدث لنا على الإطلاق |
| Korktuğum için başıma gelen en iyi şeyi mahvettim. | Open Subtitles | أفسدت أفضل شيء حدث لى لأنى كنت خائف |
| Ben senin hayatında olabilecek en iyi şeyim, Cosell. | Open Subtitles | إننى أفضل شيء حدث "لك يا "كوسيل |
| başına gelen en güzel şey olacak. | Open Subtitles | سيجعل كل شخص يظن بأنك ميت وسيكون هذا أفضل شيء حدث إليك |
| Sadece, bu ilaç adamım. Hayatım boyunca başıma gelen en güzel şey. | Open Subtitles | إنه فقط هذا العقار يا رجل إنه أفضل شيء حدث لي في حياتي |
| Buraya geldiğimden beri başıma gelen en iyi şeysin. | Open Subtitles | فأنت أفضل شيء حدث لى منذ أن قدمت إِلى هنا |
| "Sana çok fazla borcum var Michael?" e ne dersin "başıma gelen en güzel şeysin, Michael." | Open Subtitles | ماذا عن قولك "أدينك كثيرا يا مايكل "؟ أنت أفضل شيء حدث لي أبداً يا مايكل |
| O eziğin başına gelen en iyi şey bu. Kadınlar ünlü suçlulara bayılır. | Open Subtitles | هذا أفضل شيء حدث لذلك الفاشل، النساء يحببن المجرمين المشاهير |
| Lanetlenmek, başımıza gelen en iyi şey olabilir. | Open Subtitles | لربما أن نصبح ملعونون أفضل شيء حدث بيننا |
| Her neyse, hepinizi bu gece buraya getirmemin sebebi o hapishanenin başıma gelen en iyi şey olduğunu söylemekti. | Open Subtitles | على أية حال، سبب دعوتي لكم جميعـًا إلى هنا اللّيلة لأخبركم بأنّ السجن كان أفضل شيء حدث لي على الإطلاق |
| kalp krizin, bugüne dek başıma gelen en güzel şeydi. | Open Subtitles | يمكن أن يكون أفضل شيء حدث لي على الإطلاق |
| İnan bana, bu tedaviyi kaybetmek başına gelen en iyi şey oldu. | Open Subtitles | صدّقيني، فقدان ذلك الترياق هو أفضل شيء حدث لك قطّ |
| Ama Marshall inandığı şeyin peşinden gitti ve bu da ikinizin hayatındaki en güzel şey oldu. | Open Subtitles | لكن (مارشل) تمسّك بقراره وكان ذلك أفضل شيء حدث لكلاكما |
| Başıma gelen en iyi şeyi neden mahvettim? | Open Subtitles | لماذا فعلت أفضل شيء حدث لي ؟ |
| Ben senin hayatında olabilecek en iyi şeyim, Cosell. | Open Subtitles | إننى أفضل شيء حدث "لك يا "كوسيل |
| Birinin ona, senin o çocuğun başına gelen en güzel şey olduğunu söylemesi lazım. | Open Subtitles | أنها حتي لا ترد علي أتصالاتي حسنا أحد ما ينبغي أن يقول لها أنك أفضل شيء حدث في حياه هذا الطفل |
| Ahbap, çok iyi gidiyor. Bu başıma gelen en güzel şey. | Open Subtitles | يارفيق، يسير بشكل رائع كأنه أفضل شيء حدث في حياتي |
| Sen başıma gelen en iyi şeysin. | Open Subtitles | أنت أفضل شيء حدث لي على الإطلاق، حسناً؟ |
| - Sen, başıma gelen en güzel şeysin. | Open Subtitles | أنت أفضل شيء حدث لي على الإطلاق |
| O peruğu pencereden atması başıma gelen en iyi şeydi. | Open Subtitles | عندما ألقت بالباروكة من النافذة، كان أفضل شيء حدث لي على الاطلاق. |
| O zaman, Coney Adası'na gidip çarpışan arabalarda beni öpmeyecektin. ve hayatımda başıma gelen en güzel şeyi kaçırmış olacaktım. | Open Subtitles | وعندئذ نحن نذهبت و تقبلني في السيارة ثم قد يغيب عني أفضل شيء حدث لي. |