"أفضل في" - Translation from Arabic to Turkish

• daha iyi
• en iyi
• daha güzel
• iyi bir
• en iyisi
• bile daha
• konusunda daha
• daha iyidir
• daha iyiydi
• daha iyiydin
• kadar iyi

Önümüzdeki yıl dünyanın daha iyi bir yer olacağını düşünüyor musunuz?
هل تعتقدون أن العالم سوف يكون مكان أفضل في السنة القادمة؟

Annelerin hepsi Çin'de yaşarken büyük zorluklar yaşamışlar ve çocuklarına Amerika'da daha iyi fırsatlar verebilmek için usanmadan çalışmışlar.
جميع الأمهات مررن بتجارب صعبة أثناء عيشهن في الصين، وقد عملن بلا كلل لمنح أطفالهن فرصاً أفضل في أمريكا،

Nefret ettiğim işte daha iyi olmak için eğitim alıyorum.
أتدرب لكي أكون أفضل في شغل أَكرهة. حياتي رسمياً بغيضه

Gerçekten ortağımın her davada en iyi sonucu istediğine inanıyorum.
أنا حقا أعتقد شريكي يريد نتائج أفضل في كل قضية

Şehirde sana daha güzel bakılacağının farkındayken, seni bu odada bırakamam.
لن أتركك هنا في هذه الغرفة. ستحظى بعناية أفضل في المدينة

daha iyi bir yer var. Şu tepenin arkasında bir yerlerde.
هناكَ مكان أفضل في الخارج، في مكان ما وراء ذلكَ التلّ

Çocuğumuz sadece seni zenginlere daha iyi göstermesi için tasarlanmış bir süs,
ابننا و كأنه طفل مدلل مترف مصمم لجعلك تبدين أفضل في الشركة

Bana öyle geliyor ki, bu dünyadaki hayatı diğerine nazaran daha iyi.
يبدو أنّ لديها حياه أفضل في هذا العالم من حياتها بالعالم الآخر.

Çünkü ben sorumluluk sahibiyim ve insanlarla daha iyi ilişki kurabiliyorum.
لإنني الأكثر مسؤولية و لدي مهارات أفضل في التعامل مع الناس

Yani biri ona başka yerde daha iyi iş mi teklif etseydi?
ماذا، أتعنين، إن عرض عليه شخص ما وظيفة أفضل في مكان آخر؟

Kendini işte daha iyi hissedeceğini sandığın için mutluluğunu bir kenara atıyorsun.
وترمين سعادتك بعيداً عنك لأنك تعتقدين أن ذلك سيجعلك أفضل في عملك.

10 kere daha dövüşsen daha iyi duruma gelirsin muhakkak.
عشرة قتالات أخرى، وربّما تكون لديك فرصة أفضل في قتالي.

Çiftlik evi stilinde bir eve hangi pencere daha iyi gider sence?
الآن ما النافذة التي تعتقد بأنها ستبدو أفضل في منزل بطابق واحد؟

Travma 1'i bütün kariyerini burada geçiren birinden daha iyi kim koruyabilir ki?
من أفضل في الأهتمام بغرفة الطوارء الأولى من رجل قضى حياتة المهنية هناك

Söylemezsem içimde kalır. Diğer eleman o şeyi daha iyi kullanıyordu.
يجب أن أقول، الرجل الآخر كان أفضل في استخدام هذا الشيء.

Tamam bu işi sevdim ama güvelikte çalışmam daha iyi olur diye düşünüyorum.
أنا أحب هذه الوظيفة وكل شيء، ولكن أعتقد أنني سأكون أفضل في الأمن.

Ve gösterdi ki, aslında bugün, insanların düzen tanıma mekanizması protein kıvırmada en iyi bilgisayardan daha iyi.
واثبتت بأنه اليوم في الحقيقة، أن نمط آلية الاستيعاب لدى الإنسان أفضل في طي البروتينات أكثر من أي حاسوب.

-Tanıdığımız bütün kadınlar arasında, yatakta en iyi olanı sensindir diye karar verdik.
قررنا جميع النساء الجميلات نعلم، وربما كنت أفضل في السرير.

Yani, hisleri uyuşturup dünyanın daha güzel gözükmesini sağlıyor?
إنه نوع من الأنواع التي تجعل العالم أفضل في مخ المدمـن ؟

Fakat dünyada bir şeyin en iyisi olma ihtimali... hayatta pek elinize geçmez.
ولكن الفرصة ليكون أفضل في العالم في شيء لم تحصل كثيرا في الحياة.

Uyandığında normal görünme şansın bile daha yüksek.
أمامك فرصة أفضل في الاستيقاظ وأنت تبدو طبيعياً

Belki de kendimizden çok başkalarıyla ilgilenme konusunda daha iyiyiz.
ربما نحن أفضل في الاعتناء بالناس أكثر من اعتنائنا بأنفسنا

Neyse ki patlamadan korunma sağlayan aynı binalar, serpinmeye karşı korunmada daha iyidir.
لحسن الحظ، نفس المباني التي تقدم الحماية من الانفجار هم أفضل في الحماية ضد التداعيات.

Beni boşadı; çünkü en yakın arkadaşım yatakta daha iyiydi.
لقد طلّقني لأن صديقتي المقرّبة كانت أفضل في السرير.

Sen her zaman, emir alırken, emir vermekten daha iyiydin.
حسنٌ، كنت دائمًا أفضل في تلقي الأوامر عن إعطائها.

Ne kadar çok eğitme verisi girilirse, algoritma yeni görüntüleri doğru olarak tanımakta o kadar iyi olur.
كلما زاد التدريب على البيانات، كلما أصبحت الخوارزميات أفضل في التعرف بشكل صحيح على الصور الجديدة.