"أفلس" - Translation from Arabic to Turkish

    • iflas
        
    • battı
        
    • aidatını
        
    Neredeyse iflas ediyordu, ve bir gün kapağa Miss Transistor'ü koydu. Open Subtitles أفلس تقريبا، وبعد ذلك بيوم واحد وضع الآنسة ترانسستور على الغلاف
    Malvarlıklarına el koydular emekliliğimizi hiç ettiler ve şirketi iflas ettirdiler. Open Subtitles جردوها من الأصول قادوا صندوق معاشاتها للحضيض أفلس المكان
    Teşekkürler, bunun için minnettarım. Tamam, apartman yöneticisi BioTech'in iki yıl önce iflas ettiğini söyledi. Open Subtitles مدير المبنى يقول بأن مركز العمليات الحيوية الصناعية أفلس منذ سنتين
    Kendi çiftliği vardı. Keten yetiştireceğim derken battı. Open Subtitles كان لديه محله الشّخصي، أفلس عندما حاول الاستحواذ على ‏الكتان
    Ama bir sürü yaşlı teyzenin yaşlılık aidatını iç etti. Open Subtitles . لكنّه أفلس الكثير من العجائز من معاشهنّ التقاعديّ
    Bizim dava edilmemizin tek sebebi bu olaydan sonra konser mekânı iflas etti. Open Subtitles والسبب الوحيد لكونهم يُقاضوننا هو أن مكان الحادثة أفلس بعد الحادثة
    Borçlar geri ödenmediği için de onlarca borç veren iflas etti. SATILIK Open Subtitles فساءت حالة الأسواق و أفلس العديد من المقرضين
    18 yaşında belediye başkanıyken Buz Şehri adında bir kış sporları merkezi yapmak istedim ve şehri iflas ettirdim. Open Subtitles انتِ تعرفين عندما كنت محافظ وعمري كان 18 عام وكنت أحاول أن أبني مُجمّع رياضات شتوية يسمى مدينة الجليد وهذا أفلس المدينة
    Bir yıl önce iflas etti, ona inanmam, onu desteklemem gerektiğini düşündüm. Open Subtitles عمله قد أفلس قبل سنة تقريباً ولقد ظننت أن عليَ أن أثق به و أسانده
    Katı kontrol ettirdim. Boş. İflas etmiş. Open Subtitles أمرتُ بتفقد الطابق ولكنه فارغ بعد أن أفلس المالك
    Simsarın iflas etti. Mülklerini ise başka bir şirket satın aldı. Open Subtitles لقد أفلس وسيط استثمارك وشركة أخرى قد حصلت على الأصول،
    Etmezsiniz. Otobüs fabrikası iflas ettiğinden beri buralara pek kimse gelmez. Open Subtitles أنت لن تفعل ، بما أن مصنع الحافلة أفلس فمن الصعب على أي أحد حتى المجئ الى هنا
    Dört lokmada havayolunu iflas ettiririm. Open Subtitles بمقدوري أن أفلس شركة طيران بأربعة قضمات.
    Pekala, Lehman kardeşlerin iflas ettiği gündü. Open Subtitles حسناً, انه ذلك اليوم الذي أفلس فيه الاخوه لايمن
    Ne yazık ki, birden fazla nedenden aşık olmuştu, çünkü makine, iflas etmesine neden oldu ve zararını telafi etmek için dünyayı dolaşarak konuşmalar verdi. TED ولسوء الحظ كان مهوساً اكثر من اللازم لدرجة أنه أفلس في مرحلة ما واضطر الى الدوران حول العالم لكي يستعيد بعضاً من أمواله
    Müteahhitler de diğerleri gibi borçlarını ödeyemediklerinden iflas ettiklerinde onlar için çalışan işçiler, diğer işçilerden farklı olarak, belgelerini, pasaportlarını, ve eve dönüş biletlerini yitirdirler. TED وعندما أفلس المقاولون، لأنهم إستدانوا أكثر مثلما فعل أي شخص آخر، الفرق هو أن كل شئ يضيع سدى، الوثائق، جوازات السفر، وتذاكر الرجوع إلى الوطن لهؤلاء العُمّال.
    Sonunda iflas etti. Edeceğini söylemiştim ona. Open Subtitles أفلس فى النهاية لطالما أخبرته بذلك
    Soğutma masrafları yüzünden battı. Open Subtitles لقد أفلس بسبب تكاليف أجهزة التبريد
    Aslında işi battı. Open Subtitles في الحقيقة، لقد أفلس.
    Dağıtıcı battı. Open Subtitles أفلس الموزّع.
    Ama bir sürü yaşlı teyzenin yaşlılık aidatını iç etti. Open Subtitles . لكنّه أفلس الكثير من العجائز من معاشهنّ التقاعديّ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more