Genişleyerek inen merdivenle ilgili yazılar okudum sadece, ama Anladığım kadarıyla o merdivenlerden balo elbiseleriyle inmek hanımların hoşuna gidermiş. | Open Subtitles | لقد قرأت فقط حول السلالم المتتالية ولكن أنا أفهم أن السيدات يحببن النزول عليه. في حفلة موسيقية بالثياب الخاصة بهم. |
Ted Halstead: Anladığım kadarıyla, ABD'de Başkan Trump'la ilgili birçok kişi oldukça karamsar. | TED | تيد هالستيد: حسناً، أفهم أن كثيرًا من الناس متشائمون حول ما يحدث في الولايات المتحدة مع الرئيس ترمب. |
Bir bekleme listesi olduğunu anlıyorum ama bu çocuk zaten bir koruyucu ailedeymiş. | Open Subtitles | أفهم أن هناك لائحة إنتظار الفرق هنا أن هذا الطفل سبق و كان في بيتٍ كفيل |
Bunun, kocandan ayrıldıktan sonra, ilk Noel'in olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | أفهم أن هذا أول كريسميس منذ أن رحل عنك زوجك ولا أعلم |
Bunun imkansız bir seçenek olduğunu biliyorum. Size danışmak istediğim başka bir seçenek daha var. | Open Subtitles | أفهم أن هذا خيار مستحيل لدىّ خياراً آخر لك |
Yorumum şudur: anladım ki optimist olanlar kesinlikle pesimistlere göre daha çok yaşıyorlar. | TED | وهو، أنا أفهم أن المتفائلون يعيشون أكثر بكثير من المتشائمين. |
Şimdi! Anladığıma göre, anneniz temas kurmaya çalıştı, veya temas kurduğuna sanıyordu... | Open Subtitles | الأن ,انا أفهم أن أمكم كانت تحاول الاتصال به أو تأكدت |
Bağlılığının bana değil de ona olmasını anlıyorum yani. | Open Subtitles | لذلك أنا أفهم أن الولاء الخاص من الواضح له، وليس لي. |
Zor bir karar verme aşamasında olduğunun farkındayım ama gelecekte... | Open Subtitles | ذا، أفهم أن عليكِ اتخاذ القرارات الصعبة، لكن في المستقبل، |
Anladığım kadarıyla, yarın, katil dürtülerine tanıklık etmen gereken bir duruşman var. | Open Subtitles | أفهم أن لديك محاكمة سماعية غداً, به يجب عليك أن تدلو بدوافعك للقتل. |
Bir dakika. Anladığım kadarıyla bu robotlar insanlardan nefret ediyor. | Open Subtitles | مهلاً، أفهم أن هذه الروبوتات تكره البشر. |
Çavuş Anladığım kadarıyla, genç bayanlar standart üniforma tişörtü kullanıyorlar. | Open Subtitles | والآن أفهم أن الآنسات يصدر لهم قمصان رسمية |
Anladığım kadarıyla dışarıda hastalıklı primatlar var. Neden ben aranmadım? | Open Subtitles | إننى أفهم أن الحيوانات في الخارج هنا , مع البعض من الأمراض القاتله لماذا لم تتصل بي |
Bayan Hoke, Anladığım kadarıyla ayrılığınızda, para konusunda anlaşmazlık yaşanmış. | Open Subtitles | السيدة هوك , وأنا أفهم أن هناك نزاع حول الاموال المشاركة في الانفصال. |
Bu düğünün parası zaten ödendi Anladığım kadarıyla. | Open Subtitles | هل أفهم أن كل هذا الأمر قد تم دفع ثمنه ؟ |
Bu kurtadam saldırısının senin sokağında olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | أنا أفهم أن هجوم المستذئب هذا حصل في مربعك السكني |
Evet, McPoyle'ların kan bağının çok güçlü olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | نعم أنا أفهم أن دم سلالة الماكبويل قوي جداً |
Önceki gece Belvedere Kalesi'nde önemli miktarda para olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | أنا أفهم أن هناك بعض المال خطيرة في قلعة بلفيدير ليلة أخرى. |
Bunu yapabilmenin tek yolunun mavi kriptonit olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أفهم أن الطريقة الوحيدة للقيام بذلك هو مع الكريبتونيت الزرقاء |
Yapacak işleriniz olduğunu biliyorum, Şef. Ancak bu bacaksız katil Yakavetta ile tek bağlantımız. | Open Subtitles | أفهم أن لديك عمل لتقوم به أيـّها القائد لكن هذا القاتل يجب ألا ينتبه لما نقوم به |
ve anladım ki belgesel fotoğrafın olayları onların açısından anlatma yeteneği vardı. | TED | وأنا أفهم أن التصوير الوثائقي لديه القدرة على ترجمة الأحداث من وجهات نظرها. |
Anladığıma göre,... ..benden başka birisi daha oraya gitmiş. | Open Subtitles | .. أفهم أن شخصاً آخر غيري ذهب إلى هناك أيضاً |
Bunun altında parandan başka sebepler olmasını anlıyorum. | Open Subtitles | أفهم أن الأمر أكثر من مجرد أموالك |
Senatör, sizin için çok zor bir durum olduğunun farkındayım ama olayın tüm detaylarını öğrenmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | حضرة السيناتور، أفهم أن هذا مُحبط بالنسبة لك ولكن علينا تغطية بعض الأمور الصغيرة |