Kelimelerini bu şekilde aynen alacağım. Kitabı henüz okumadım da. | Open Subtitles | سأكون مقتنعة بكلامك عن الكتاب, فأنا لم أقرأه |
Daha okumadım ve okumamı istemezsen okumam. | Open Subtitles | لم أقرأه بعد ولن أفعل إذا كنت لا تفضّل ذلك. |
Kahretsin. Benim okuduğum tek şey komşu kızı mektupları. | Open Subtitles | تباً، الشيء الوحيد الذي أقرأه هو رسائل مجلات الفتيات |
Çevirmen Gregory Rabassa'nın bu konudaki kitabını duyunca, okumak için sabırsızlandım. | TED | لدى عندما سمعت أن المترجم، غريغوري راباسا، قد كتب كتاب حول هذا الموضوع، لم يسعني الانتظار حتى أقرأه. |
Ben sadece roman okuyorum ki çoğu macera romanı ve içlerinde bu tür şeyler çok az yer alıyor. | Open Subtitles | ما أقرأه فى الكتب فقط و بما أننى أقرأ قصص الرعب فإنها لا تساوى الكثير |
Bana İncil'i verdi, beni tren istasyonuna oturttu ve okumamı söyledi. | Open Subtitles | لذا قد أعطتني الإنجيل، وأجلستني في محطة القطار، وأخبرتني أن أقرأه |
Gazete okurum mesela. Bir makale ilgimi çekerse, okurum. | Open Subtitles | أقرأ الصحف إذا وجدت مقال يثير اهتمامي، أقرأه |
Dediğini gösteren çok az kanıt var ama asıl söylediği aslında çok daha güzel, ve elimdeki kağıtta. Şimdi size okuyacağım. | TED | هناك دليل صغير يدعم هذا، لكن ما قاله هو في الحقيقة أجمل بكثير، ومرة أخرى، لقد طبعت هذا وسوف أقرأه. |
Ben sadece robotum. "Oku" denilen şeyleri okurum. | Open Subtitles | أنا إنسان آلى فحسب وامتيازى يخوّل إلىّ ما أقرأه |
okumadım ama bu rezilliği duyduğuma şaşırmadım. | Open Subtitles | لم أقرأه الا اني لست مندهشة من سماع مثل هذه المعلومات |
Henüz okumadım,vakit bulamadım. | Open Subtitles | ما زلتُ لم أقرأه بعد. لم أجد الوقت اللازم. |
Hiç okumadım ama oradaki çocuk da Morrie'nin TV'sini çalıyor muydu? | Open Subtitles | لم أقرأه أبدا هل قام ذلك الرجل بسرقة تلفاز موري؟ |
- Çocukken okuduğum bir kitap. | Open Subtitles | أنه كتابٌ إعتدتُ أن أقرأه 'و أنا طفلة .. |
okuduğum kitapta kaldığım yeri hatırlamak istedim. | Open Subtitles | أردت أن أتذكر مكان توقفي بالكتاب الذي كنت أقرأه |
Tanrı yardımcım olsun, işimi devam ettirebilmek için bu zırvalıkları basmalıyım, ama onları okumak zorunda değilim. | Open Subtitles | باركي روحي يا سيدتي عليَّ أن أنشر هذا الهراء لأستمر في عملي لكن ليس عليَّ أن أقرأه |
Ve en büyük vatanseverliğin yasayı onlara okumak olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | لذا قررت ان الطريقة العملية الوحيدة لتحقيق ذلك كانت أن أقرأه أنا لهم |
Ben bir haftadır okuyorum ancak 30. sayfaya geldim. | Open Subtitles | كنتُ أقرأه طوال أسبوع ومازلت في الصفحة 30 |
Beni tren istasyonunda oturtup, elime bir İncil verdi ve onu okumamı söyledi. | Open Subtitles | لذا قد أعطتني الإنجيل، وأجلستني في محطة القطار، وأخبرتني أن أقرأه |
Siz bırakın, ben sonra ona okurum. | Open Subtitles | لماذا لا تتركونه و سوف أقرأه لها في ما بعد |
Ben görev bildirgesini size okuyacağım ve sizlerden istediğim şey, ben bunu okurken beni dikkatle dinlemeniz. | Open Subtitles | سأقرأ البيان بصوت عالي وما أريدكم أن تفعلوه ياشباب هوتتبع ما أقرأه |
Öncelikle muhtemelen Fransızca öğrenmem ve akabinde onu Fransızca okumam gerek. | Open Subtitles | يجب على الأرجح أن أتعلم الفرنسية أولا ومن ثم أقرأه بالفرنسية |
okuyayım diye bir şeyler getirmiş. | Open Subtitles | أخرج من هُنا بحق الجحيم. لقد أحضر لي فقط كتاباً لكي أقرأه |
Metni okuyordum. O kadar iyi ki okurken uyuyakalmışım. | Open Subtitles | كنت أقرأ سيناريو، كان رائعاً لدرجة أنّي نمت وأنا أقرأه |
Bunu okuyup yayıncımla konuşacağım. | Open Subtitles | سوف أقرأه وأتكلم إلى محرري ، حسناً |
Avucuma senin adını yazar ve gizlice okurdum. | Open Subtitles | لقد كتبت إسمكِ على أشجار النخيل و سوف أقرأه في الخفية |
Galiba okuyacak bir şeyler almalıyım. | Open Subtitles | أظنني سأحضر كتاباً أقرأه |
Böylece bu platform fikri ortaya çıktı, merak etmeyin, her şeyi okumayacağım -- eğer ilginizi çekerse, theleap.org'da okuyabilirsiniz. | TED | لذا ابتكرنا هذا البرنامج للناس، ولا تقلقوا، فلن أقرأه كله - إن كنتم مهتمين يمكنكم قراءته على موقع "theleap.org" |