en yakın Akrabaları anne tarafından kuzenleri. | Open Subtitles | أقرب أفراد عائلته هم أقربائه من جهة والدته. |
O gece, babamın gelenek ve huzura saygılı Akrabaları ve arkadaşları tarafından nasıl defnedilmesi gerektiğini anlattı. | Open Subtitles | هذا صحيح, أخبرَتني كيف كان يجب دفن أبي من قبل أقربائه من قبل زملاءه احتراماً للعادات واحتراماً للسلام |
Şatomuza çifte güvenceyle geldi. Ben hem akrabası hem de bendesi olarak. | Open Subtitles | إنه هنا يثق فيي ثقة مضاعفة لأنني من أقربائه وأحد رعاياه |
Zorla kaçırmak sadece bir insana... ya da onun akrabalarına karşı bir tehdit olabilir. | Open Subtitles | عملية الإبتزاز عبارة عن تهديد ضد الشخص أو أحد أقربائه |
Sonraki akrabasını ararken orada 30 gün tutulur. | Open Subtitles | ويتم احتجازها هناك ل 30 يومًا بينما يبحثون عن أحد أقربائه |
Kokaini atlara enjekte etmek yerine Kuzenleriyle bölüşmeye karar vermiş. | Open Subtitles | بدلا من حقن الأحصنة بالكوكايين قرر مشاركته مع أقربائه |
Bu yüzden, en yakın akrabasıyla ilgili bir şeyler biliyor olmalısın. | Open Subtitles | لذا أخالك تعرف شيئاً بخصوص أقرب أقربائه ولا ريب |
Haqqani onun amcası Carrie. Biliyoruz ki ilaçlar kuzenlerinden biri için. | Open Subtitles | (حقاني) هو عمّه يا (كاري) كلّ ما نعرفه، أن تلك الأدوية من أجل أحد أقربائه |
Doğu kıyısındaki Akrabaları ondan haber almamış. | Open Subtitles | أقربائه من الساحل الشرقي لم يسمعوا عنه |
Akrabaları sürekli uğrayıp duruyor. | Open Subtitles | أقربائه يأتون بصفةٍ دائمة. |
Akrabaları sürekli uğrayıp duruyor. | Open Subtitles | أقربائه يأتون بصفةٍ دائمة. |
Akrabaları, Vatikan üst düzeyi tarafından taciz edildiğini iddia ediyor. | Open Subtitles | {\pos(190,220)}وادّعى أقربائه أنّه اضطهد {\pos(190,220)}من قبل شخص ذا مكانة عالية في (الفاتيكان) |
Formlarda en yakın akrabası olarak onu göstermiş. | Open Subtitles | حسناً ولكنه لكنه وضع اسمها كأدنى أقربائه في الأوراق |
Sizden sonra en yakın akrabası kimdi? | Open Subtitles | بالإضافة إليكِ من أقرب أقربائه ؟ |
Gayrimenkulleri en yakın akrabası olarak sana kalır. | Open Subtitles | فستؤول أملاكه لك، أدنى أقربائه. |
Eğer sen bu çocuğu suçlamayacaksan, o zaman çocuğun akrabalarına bilgilendir ve o zaman onlar gelir ve çocuğu götürürler. | Open Subtitles | إذا أنت لن تكلّف هذا الطفل، ثمّ يشعر أقربائه وله ' em يجيء ويلتقطه. |
Düşünsene, mesela Clarence Darrow en verimli yıllarını işe yaramaz akrabalarına bakarak geçirse nerede olurduk? | Open Subtitles | أينسنكونإذا.. أقول (كلارنس دارو) كرس أفضل سنوات حياته للأشراف على أقربائه المهملين؟ |
Cleveland'daki akrabalarına haber verildi. | Open Subtitles | أبلغنا أقربائه في "كليفلاند". |
Şerif Hartman, birkaç dakika içinde Moskova'dan yola çıkacak Kızıl Ordu'ya karşı, şehri savunmaları için 200 akrabasını işe aldı. | Open Subtitles | عين المأمور 200 من أقربائه ليدافع عن المدينة ضد الجيش الأحمر الذي سيغادر موسكو) في بضع دقائق) |
Biraz hava almak işine yarayabilir. Jack iyi. Kuzenleriyle birlikte. | Open Subtitles | أظنك بحاجة إلى تنشق الهواء جاك) بخير، رأيته مع أقربائه) |
Kuzenleriyle aynı okula gitmiştim. | Open Subtitles | أقربائه... أرتادوا نفس المدرسة مثلي. |
Haqqani onun amcası Carrie. Biliyoruz ki ilaçlar kuzenlerinden biri için. | Open Subtitles | (حقاني) هو عمّه يا (كاري) كلّ ما نعرفه، أن تلك الأدوية من أجل أحد أقربائه |