"أكثر كثافة" - Translation from Arabic to Turkish

    • daha yoğun
        
    M.Ö. 3000'de Uruk şehri, günümüzdeki New York City'den daha yoğun nüfuslu idi. TED عام 3000 ق. م. كانت مدينة الوركاء أكثر كثافة سكانية من نيويورك حالياً.
    Tipik bir nebuladan daha yoğun bir gaz grubundan oluşuyor gibi. Open Subtitles لكن على الأرجح تتكون من مجموعة أكثر كثافة من غازات مثل سديم نموذجية
    İzlediğimiz hikayeden, alnatıcı gerçeklikten daha yoğun bir gerçeklik. Open Subtitles تلك الخلفية التي تتضمن واقعاً أكثر كثافة وأكثر تأسيساً من الواقع السردي
    Çoğu madde katıyken sıvıya oranla daha yoğun oldukları için batar. Open Subtitles تكون معظم المواد وهي صلبة أكثر كثافة مما عليه وهي سائلة ، وهذا يعني غرقها
    Aslında tipik bir ilk randevudan biraz daha yoğun hissettiğimi söyleyecektim. Open Subtitles كنت فعلا أقول فإنه يشعر قليلا أكثر كثافة من التاريخ الأول نموذجي الخاص بك.
    Kıtalar çarpışırken yerkabuğu parçalara ayrılarak kırılır çünkü bazı kısımlar diğerlerinden daha yoğun ve güçlüdür. Open Subtitles بينما إصطدمن معا ، تحطمت و تفتت القشرة لأن بعض الأجزاء أكثر كثافة و أقوى من أخرى
    Okyanus kabuğundaki kayalar daha yoğun olduğundan mantoda daha aşağıda durur. Open Subtitles صخور القشرة المحيطية أكثر كثافة لذا تقبع أسفل جبة الريشة
    Milyonlarca yıl önce Mars'ın çok daha yoğun bir atmosfere sahip olduğunu biliyoruz ve muhtemelen yüzeyinde su da vardı. Open Subtitles ونحن نعلم أن مناخ المريخ،هو أكثر كثافة منذ ملايين السنين وربما كان الماء السائل على سطحه
    Sonra formülü elden geçirip, daha yoğun hâle getirdim. Open Subtitles والتي أعدتُ صياغتها إلى نسخة أكثر كثافة وتركيزاً.
    Benzer bir şekilde komşu yıldızdaki enerji... beyaz cüce ve nötron yıldızında, enerjinin daha yoğun bir hali ile kuşatılacak. Open Subtitles و بطريقة مشابهة تُحوُّل طاقة النجم المُرافق إلى شكل أكثر كثافة من الطاقة .في الأقزام البيضاء و النجوم النيوترونية
    Su, havadan daha yoğun olduğundan ışık, her damladan geçerken bükülür ve renkler ayrışır biz de gökkuşağını görürüz. Open Subtitles الماء هو أكثر كثافة من الهواء، لذا، عندما الضوء يمر من خلال كل قطرة، إنه ينحرف والألوان تنقسم
    Biz dışarıdayken daha yoğun, ...ve biz dışarıda değilken birazcık kayboluyor. Open Subtitles أنهُ أكثر كثافة عندما نحنُ نكون بالخارج، وبعد ذلك طبيعياً يختفي عندما لانكون بالخارج
    Eğer bu dinamiği değiştirebilirsek, ki bu öncelikle daha yoğun ve daha yaşanabilir şehirler meydana getirerek olabilir. TED إذا أستطعنا تغيير الديناميكية، أولاً عبر إنشاء مدن أكثر كثافة وأطول عمراً...
    Ameliyat sonrası tahlili urun sıradan beyin dokusuyla aynı yapıda olduğunu gösterdi, ama sinir hücreleri 5 kat daha yoğun bir şekilde paketlenmişler. Open Subtitles لقد قرأت تحليل بعد العملية كتب فيه أن الورم كان مشابه لنسيج المخ البشري العادي لكن الخلايا العصبية كانت خمس مرات أكثر كثافة و أزدحام
    Bu yöntem nöral geri tepmelere neden olabilir bu ani hatırlamalar, görseller, sesler senin durumundaki başka biri olsa daha yoğun olabilirdi. Open Subtitles يمكن أن يسبب هذا الإجراء يرتد العصبية ، هذه ومضات الذاكرة السريعة، و مرئيات، sounds-- قد يكون أكثر كثافة لشخص ما مع حالتك.
    Hayır daha yoğun. Open Subtitles لا, هذا أكثر كثافة
    Bazı bilim insanlarına göre belki de 'Oumuamua bizimkinden çok daha yoğun bir yıldıza çok yakın oluştu ve yıldızın gelgit kuvveti güneş sisteminin ilk zamanlarında gezegen materyalini parçalara ayırdı. TED يعتقد بعض العلماء أن (أومواموا) ربما تكوّن بالقرب من نجم أكثر كثافة من نجمنا، وقوى المد والجزر الخاصة بالنجم مزّقت المواد الكوكبية مبكرًا في تاريخ النظام الشمسي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more