"أكلته" - Translation from Arabic to Turkish

    • yediğim
        
    • yedim
        
    • yediğin
        
    • yedi
        
    • yedin
        
    • yediği
        
    • yemiş
        
    • yediğimi
        
    • yersem
        
    • yemiştir
        
    • Yediğiniz
        
    • Yersen
        
    • tattığım
        
    • tarafından
        
    • yedikleriyle
        
    Servis edilen kötü yemek sorunu vardı. yediğim yemeklerden bazılarının insanlar için olmadığını hatırlıyorum. TED كانت هناك قضايا تتعلق برداءة الطعام الذي يقدم كما أذكر أن بعض الطعام الذي أكلته ليست جيدا لإنسان.
    Küçükken yediğim yemeği geriye dönük olarak ödememi istiyor. Open Subtitles إنها مصرّة أن أدفع لها بأثر رجعي ثمن الطعام الذي أكلته وأنا صغير.
    "Diğer yarısını kızartıp yedim. Çok güzeldi." Open Subtitles و النصف الآخر أكلته بعد شوائه و كان شهياً
    "Diğer yarısını kızartıp yedim. Çok güzeldi." Open Subtitles و النصف الآخر أكلته بعد شوائه و كان شهياً
    Evet, geldin ve yediğin herşeyin parasını senden alacağım. Open Subtitles نعم لقد مررت, وسأجعلك تدفع لقاء كل ما أكلته
    Arkadaşımız bahçede öldü. Aslanlar yedi. Open Subtitles رفيقنا لقى مصرعه في الحدائق أكلته الأسود
    Geçen salı, mahkûmlardan bazıları yemeğine bir kuş koydular, sen de yedin. Open Subtitles الثلاثاء الماضي وضع المساجين عصفوراً صغيراً في طعامك، وأنت أكلته
    Acıkmış olmalı. Onu yakaladığım andan beri, tek yediği şey... Open Subtitles لابد أنها جائعة, الشيء الوحيد الذي أكلته ..مِن أسرتها هو
    Hayır, demek istediğim yediğim diğer balıklardan farkı yok. Open Subtitles لا ,أعنى أن طعمة مثل أى سمك أكلته من قبل.
    Pes ediyorum, hayatım boyunca yediğim en iyi balık takosuydu. Open Subtitles الكل يصمت هذا أفضل سمك تاكو أكلته في حياتي
    O zaman, ben şimdiden bir yer ayırtıyorum çünkü bu hayatımda yediğim en güzel şeydi. Open Subtitles حسناً ، سأحجز من الآن ، لأن هذا الطعام كأفضل طعام أكلته في حياتي
    Son yediğim şey az yağlı bir çerez oldu kafeteryadan. Open Subtitles أخر شيء أكلته كان كعكة منخفضة الدسم من المقهى
    Ondan bugün birkaç balık çaldım ve yedim ama sana söyleyemedim çünkü,sen böyle davranıyorsun Open Subtitles سرقت منه بعض الأسماك اليوم أكلته ولم أترك لك شيئاً لاني عرفت أنك ستتصرف هكذا
    Onların bebeklerinden biri beni yemeye çalıştı. Önce ben onu yedim ama! Open Subtitles واحد من أطفالهم حاول أن يأكلني لكنني أكلته أولاً
    Hayır, turtanı aldı, turtanı yedi ben de onu yedim. Open Subtitles كلا، هو أخذ الفطيرة و هو أكل الفطيرة. ثم أنا أكلته.
    Uyumuyorsun, ve son üç gündür yediğin tek şey bir paket kuru pasta. Open Subtitles أنت لا تنامين و الشيء الوحيد الذي أكلته في الأيام الماضية هو كيس من النعناع ميلانوس
    Hartum Kuşatması'ndan kaçarken onu Nil'de timsahlar yedi. Open Subtitles أكلته التماسيح عندما قفز في نهر النيل لتحديد مكان الخرطوم
    Dün, alışveriş arabalarının altından bir üzüm tanesini kovaladın ve bir tutam saçla birlikte paspas yardımıyla çıkarıp yedin. Open Subtitles كوم من كروت التسوُّق و قمت باصطياده بذراع مكنسة, و أكلته
    Formülün kalanında yediği her şeydeki sodyumu, toplam karbonhidratı ve ağırlığını yazmış. Open Subtitles بقية صيغتها تحتوي على الصوديوم و الكربوهيدرات الكلية و الوزن الفعلي لكل شيء أكلته
    Çamaşır makinesi sümüklü mendilleri yemiş. Open Subtitles الوشاح الأصفر قد أكلته الغسالة الأوتوماتيكية بالكامل.
    Bu sabah kahvaltıda ne yediğimi bile hatırlamıyorum... Open Subtitles حسناً, أنا لا أتذكر ما أكلته على الفطور اليوم
    Hepsini yersem büyük ihtimalle hastanelik olurum. Open Subtitles فلو أكلته كله فمن الجائز أن أصاب بالإعياء
    - Belki şişman arkadaşlarından biri yemiştir kunduzu. Open Subtitles لعل إحدى صديقاتك البدينات أكلته
    öğle yemeğinde Yediğiniz pirinç ve bugün de yiyeceksiniz, Bu pirinç her çeltik sezonunda ayakları suyun içinde bir pozisyonda çok rahatsiz eğilmiş milyonlarca kadın tarafından toplanıyor. Ve suyun içindeki bir ayakta mantar ve enfeksiyon TED الأرز الذي أكلته أنت في الغذاء، والذي ستأكله اليوم، تمت زراعته بواسطة نساء ينحنين في وضع حرج، الملايين منهم، كل موسم، في موسم الأرز، عندما يزرعون الأرز عندما تكون أقدامهم في الماء
    Ama sabah Yersen akşam yemeği için kahvaltı olmaz. Open Subtitles ,لكن أن أكلته في الصباح . لن يكون فطوراً للعشاء
    Bu tattığım en tuzlu şey. Open Subtitles هذا أكثر شيء مالح أكلته في حياتي.
    Everest'e tırmanırken donmuş, göktaşı çarpmış iki çöp poşetine dökülüp, kargalar tarafından yenmiş. Open Subtitles لقد أصيب بالصقيع عندما كان يتسلق جبل افرست ثم أصيب بنيزك ثم وضع في أكياس وألقي في الساحة الفارغة وبعدها أكلته الغربان
    Kızların yedikleriyle aynı seriden bunlar. Open Subtitles إنه نفس ما أكلته الفتيات

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more