Onun berberinin ailesinin de evleriyle ilgili bizimkine benzer sorunları varmış-- ve eşyalarını toplayıp-- | Open Subtitles | إتضح أن أباء مصففة شعره في وضعٍ مشابه لوضعنا ولقد حزموا أمتعتهم |
Evet, tabii, asıl sahipleri öylece çekip gittiler değil mi? Ne arabalarını aldılar, ne de diğer eşyalarını. | Open Subtitles | لا أظن أن من كانوا فيه تركوه بإرادتهم من دون أن يأخذو سيارتهم و أمتعتهم |
Uluslararası yolculuk eden bütün yolcularımız, bagajlarını işleme tutulmadan önce almalıdır... | Open Subtitles | على جميع الوافدين الدوليين أخذ أمتعتهم ...قبل الشروع بـ |
Bu tür insanlar, dağın yarısına kadar helikopterlerle gitmek için 50 bin dolar öderler, ...sonra zirveye tırmanırlar, ...tabii yanlarında onların bagajlarını taşıyan bir düzine rehberle. | Open Subtitles | هؤلاء الأشخاص يدفعون 50 ألفاً، لإرساء مروحيّة في أعلى الجبل، وبعدها يتسلّقون إلى القمّة، ولديهم عشرات المرشدين يحملون أمتعتهم |
Bavullarını toplayıp gittiler. | Open Subtitles | أين الراجلون؟ حزموا أمتعتهم و رحلوا. |
Ne yani, bavullarının üzerinde | Open Subtitles | هل لديهم علامات على أمتعتهم تقول |
Geçen gece, belediye başkanı evlerine sarhoş gidip her şeylerini toplamalarını söylemiş. | Open Subtitles | ليلة البارحة، دخل عليهم العمدة مخمور يأمرهم بحزم أمتعتهم. |
eşyalarını, virüsü yayabilecek her şeylerini yaktırdım. | Open Subtitles | حرق أمتعتهم ، أيُّ شيء يمكن أن ينشر العدوى. |
Yabancı doktorlar ve Mülteciler eşyalarını toplarken, | Open Subtitles | بينما يقوم الاطباء الأجانب بحزم أمتعتهم |
eşyalarını topla. | Open Subtitles | خذي أمتعتهم إلى اﻷعلى |
Babanızın öldüğü akşamın ertesinde savaşçılar eşyalarını toplayıp ayrıldı. | Open Subtitles | -مرلين) ) في ليلة وفاة والدك محارّبوه حزموا أمتعتهم وغادروا |
Daisy bagajlarını kaybedecek. | Open Subtitles | (دايزي) ستضيع أمتعتهم. |
Ne yani, bavullarının üzerinde | Open Subtitles | هل لديهم علامات على أمتعتهم تقول |