"أمثل" - Translation from Arabic to Turkish

• temsil
• rol
• oyunculuk
• temsilen
• temsilcisiyim
• oynuyorum
• avukatıyım
• oynamak
• rolü
• oynamıyorum
• Rolümü

Böylece ben, sesli ve sessiz dünyalar arasında bir köprü görevi görüyorum. Bunu yaparken müziğe ve onun temsil ettiği sanata sadık kalıyorum.
بفعل ذلك، سأصبح جسرا بين عالم السمع وعالم الصُّم، والتأكيد من أنني أمثل الموسيقى والفن الذي تمثله الموسيقى.

İsmim Robert Baker ve alışkanlık haline gelmiş suçluları rehabilite derneğini temsil ediyorum.
وأنا أمثل جمعية إعادة تأهيل معتادي الإجرام

Ben kanunu temsil ediyorum. Birazcık saygı göstermelisiniz.
إني أمثل القانون لا بد من قليل من الإحترام

Ben bu kadar iyi rol yapsaydım kendi şovumda oynuyor olurdum. Kes şunu.
رائع , لو قدمت أداءا بهذه الروعة لكنت الآن أمثل بمسلسل يشبه إلياس

Önceden hiç oyunculuk yapmamıştım. Ama kaptan dizide olabiliyorsa ben neden olmayayım dedim.
لم أمثل من قبل قط لكن إن ظهر القبطان البحري في البرنامج ، فلمَ لا أشترك أنا؟

Dedektif, Mickey Donovan ve mahkeme tarafından atanan gözetmeni Ray Donovan'ı temsilen buradayım.
ايها المحقق ,أنا أمثل ميكي دونوفان وكذلك عينت له المحكمة وصي , راي دونفان

Bakın, bu mülkü satın almak isteyen İsviçreli bankerleri temsilcisiyim.
كما ترين، أنا أمثل المصرفيين السويسريين الذين يشترون هذه الملكية.

Şimdi insanlarla nasıl konuşulur hatırlıyorum, neler söylenir ama oynuyorum gibi geliyor, sadece hakaretleri yapıyorum.
و الآن علي تذكر كيف أتحدث إلى الآخرين أو ماذا أقول لكني أشعر و كأنني أمثل

Ben, bayan Doyle'un İngiliz avukatlarını temsil ediyorum.
شعبك؟ من هم بحق الجحيم؟ أنا أمثل محامين السيدة دويل الإنجليزية

Ben...hiç bir şeyleri olmayan ezilmiş kurbanları temsil ediyorum.
أنا أمثل الضحايا المضطهدون الذين لا يمتلكون شيئاً

Ben onun için Ivan'sız geçen yılları temsil ediyorum.
إننى أمثل بالنسبة لها كل السنين التى عاشتها بدون إيفان

Bay Daniel Christie'yi temsil ediyorum.
أنا أمثل السيد دانيال كريستى الذي بحق القانون

Hırs ve ön yargısız olarak Birleşik Devletler hükümetini temsil ediyorum.
أنا أمثل حكومة الولايات المتحدة دون عاطفة أو انحياز

Turnuvada lşık Tapınağını ben temsil etmek istiyorum.
أريد أن أمثل جمعية النور ، في دورة المباريات

Great Benefit'i, temsil ediyorum ve gerçekten de çok üzgünüm... bu koşullar altında, burada olmaktan dolayı çok üzgünüm.
أنا أمثل شركة الفائدة العظمي و أنا اسف جدا أنا اسف جدا لكوني هنا

Ve ben burada, bunların hepsi hataymış gibi rol yapmalıyım.
ومن المفترض أن أمثل أن الأمر برمته خطأ شنيع.

Aşkım, saçmalama. Ondan daha iyi rol yaparım.
لا نقل ذلك عزيزي أنا أستطيع أن أمثل أفضل منها

Kalçalarımın geniş olduğumu düşünüyorum ve bunu da oyunculuk kariyerimde kullanacağım. "
ومع ذلك عندي ، بصراحة ، مؤخرة شنيعة يجب علي أن أمثل الفصل الثاني كله خلف شجرة

Özgürlük Konseyini temsilen buradayım. İsmim Raven.
أنا أمثل تحرير المجلس يسمونني الغراب

Annem suçsuz. Sayın Hakim, davalının temsilcisiyim.
أمي بريئة يا حضرة القاضي سيدي أنا أمثل السيّدة

Çok yakışıklı ve iyi görünümlü bir adamın öyküsünü anlatıyor, adamı ben oynuyorum.
وهي قصة رجل وسيم وجميل الهيئة، أمثل دوره.

Dün motosikletini çaldığınız kişinin avukatıyım.
إني أمثل الرجل الذي سرقت دراجته

Ama hatırlayalım, bütün bunları zeki, inatçı, derinlikli, ilginç, karmaşık, kendinden emin, kadın karakterler oynamak için yapmıştım.
أتذكر، أتيت إلى هنا كي أمثل شخصيات نسائية ذكية ومعقدة ومثيرة وصعبة وواثقة، صحيح؟

Barmen rolü yapmıyorum. Sadece içki koyuyorum.
لست بالفعل أمثل دور ساق حانة أنا بديل مؤقت لليلة وحسب

Niçin ben kendi geçliğimi de oynamıyorum?
لماذا لا أستطيع أن أمثل نفسي في صغري؟

Benden Rolümü daha doğal yapmamı istediğini söylüyorsun.
أنا لا أصدق ذلك! أنت تطلب مني أن أمثل بشكل طبيعي!