Gelinle damadın kilisede öpüşmediğini fark ettim. Biraz garip bir durum. | Open Subtitles | لاحظت أن العروسين لم يتبادلا القبل في الكنسية، وذلك أمر غريب |
Sizin gibiler için bu kadar anlamlı olması sadece garip. | Open Subtitles | إنه مجرّد أمر غريب مقدار ما يعنيه هذا لأشخاص كهؤلاء |
garip, çünkü arabanda ölümcül bir silaha sahip bir adam var. | Open Subtitles | إنه أمر غريب , لإن الرجل ذو السلاح المميت في سيارتك |
Bu kadar kız kardeş tuhaf olmalı. - Hiç değil. | Open Subtitles | لابد أنه أمر غريب أَن يكون عندك العديد من الأخوات |
J.D. bu çok tuhaf. Tüm geleceğim önümdeydi ve ben bir kalemde sildim. | Open Subtitles | إنه أمر غريب ، مستقبلي بأكمله كان أمام ناظري ولكن تركته وتخليت عنه |
Kendimizi yeni bir ışığın altında görmeye zorlanmamız Komik bir şeydir. | Open Subtitles | أمر غريب أننا نضطر إلى إعادة تقييم أنفسنا من زاوية جديدة |
Gerçi köpeklerin sıçarken öyle oturup bakması insana garip geliyor. | Open Subtitles | مع أنه أمر غريب أن يقوم كلب بمشاهدتك تقضي حاجتك |
Ayrıca göz kapaklarında parmak izini bulduk, ki bu biraz garip. | Open Subtitles | وجدنا أيضا بصمات الأصابعك على جفونه، وهو أمر غريب بعض الشيء |
İki yıl önce acai'yi hiç duymamış olman sence de garip değil mi? | Open Subtitles | لا أعتقد أنه أمر غريب أنه منذ عامين أنك لن يسمع حتى أكي؟ |
garip olduğuna katılıyorum. Baldır kasından da bir üçgen kesilmiş. | Open Subtitles | أقر بأن هذا أمر غريب وقطع مثلث من عضلة ساقه |
Bu işleyiş devam eder ve birden bunun ne kadar garip olduğunu fark etmeye başlarsınız. | TED | وتستمر هذه العملية وأنت في الحال تبدأ في الإدراك أنه أمر غريب. |
Ve Lego insaları garip bir şekilde size saltanat vermiyorlar. Fakat bir kullanıcı bunu yaptı ve sonra satıldı. | TED | أصحاب ليغو لا يمنحونك أي حقوق للتأليف، أمر غريب. لكن بعض المستخدمين صنعوا هذا ثم قاموا ببيعه. |
Şimdi bir otobüse binmem garip olmayacak mı? | Open Subtitles | الا تعتقد انه أمر غريب عليها ركوبى الحافلة ؟ |
Hayır... Çok garip, Senden sonra iki kızla yattım. | Open Subtitles | لا ، إنه أمر غريب لقد نمت مع فتاتين منذ أن رحلتِ |
Yıllar boyunca onları incelerken ve ne kadar çok olduklarını gözlemlerken bunun gerçekten tuhaf olduğunu düşünmüştük. | TED | لذا على مر السنين، بينما كنا ندرسهم ونكتشف مدى وفرتهم، كنا نعتقد، أن هذا أمر غريب حقاً. |
Sadece tek bir olasılığı yaşamak biz insanların aklının alamayacağı, tuhaf bir şeydir. | TED | لإنه أمر غريب لا تستطيع عقولنا إدراك احتمالات متعدد للواقع.. لأننا نعايش واقع واحد فقط. |
tuhaf, kanun adamı olacağını düşünmezdim. Umursamaz serserinin tekiydin. | Open Subtitles | أنه أمر غريب لم أعتبرك رجل قانون قط لطالما كنت متهورا و جنونياً |
tuhaf olduğunu kabul ediyorum. Ruhun ağırlığını ölçmeye benziyor. | Open Subtitles | أعترف أنه أمر غريب إنه تقريباً كوزن روح أحدهم |
Öyle bir olay yaşayıp... geri dönmeleri ve konuyu hiç açmamaları, hiç konuşmamaları çok tuhaf. | Open Subtitles | إنه أمر غريب أن يخوضا هذه التجربة ويعودا ولا يتحدثا عنها أبدا |
Bu çok Komik. Nereye baksan, ormanın tarihi gücünü hissedebiliyorsun. | Open Subtitles | أعني، إنه أمر غريب حيثما تنظر تشعر بالطاقة القديمة للغابة |
Öyle dedi. Köle kışlalarında yeni ilginç bir şey oldu. | Open Subtitles | بعد قول هذا، حدث أمر غريب جداً عند مهجع العبيد |
Bu yüzden, eğer bu bilgiyi kullanarak onların adreslerini bulamazsam bu çok ilginç olurdu, değil mi? | Open Subtitles | إذا لم أستطيع العثور على عناوينهم بإستخدام هذه المعلومات هذا سيكون أمر غريب أليس كذلك؟ |
Adli tabip onun kendisini alnının ortasından vurmasında bir gariplik olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | الطبيب الشرعى يعتقد انه أمر غريب ان يُطلق النار على نفسه فى منتصف جبهته |