"أمطرت" - Translation from Arabic to Turkish

    • yağmur yağdı
        
    • yağmur yağarsa
        
    • yağmış
        
    • yağmur yağmıştı
        
    • yağmur yağıyordu
        
    • yağdığını
        
    • yağdığında
        
    • yağdır
        
    • yağıyor
        
    • yağmur yağar
        
    Evet, hatırlıyorum. O gün acıklı bir şekilde yağmur yağdı. Open Subtitles أجل , أذكر بأنها قد أمطرت رذاذا في ذلك اليوم
    Nuh'un efsanesini biliyorsun, 40 gün boyunca yağmur yağdı. Open Subtitles كما تعلم سفينة نوح , أمطرت لمدة أربعين يوما
    Beni çağırmadan önce yağmur yağarsa diye çatıya branda örttüm. Open Subtitles غطّيتُ السقف بالقماش المشمّع في حالة أمطرت قبل رغبتكَ بعودتي
    Gitarım, bir kap yemek bulmama hep yardım eder. yağmur yağarsa da hapiste yatabilirim. Open Subtitles إن أمى دائماً ما تحضر لى وجبة صغيرة إذا أمطرت ، سأبيت فى سجن ما
    Çiçekler böyle filizlenirse birkaç gün önce yağmur yağmış demektir. Open Subtitles ظهور الزهور بهذا الشكل يعني أنها أمطرت قبل عدة أيام
    Yerlerin kurumuş olması ne tuhaf. Dün gece yağmur yağmıştı. Open Subtitles من المضحك أن جفت الأرض اليوم لقد أمطرت الليلة الماضية
    Dışarıdaki son dövüşümde yağmur yağıyordu. Hızımı epey kesmişti. Open Subtitles . في آخر معركة ليّ خارج البلاد ، أمطرت و أبطأتني كثيراً
    Soran olursa hep yağmur yağdığını kimseye söylemeyelim. Open Subtitles أن سأل أحدهم، دعينا لا نخبره أنها أمطرت طوال الوقت، حسناً
    Ve yağmur yağdığında, bütün vücudu sularla dolmuyor mu? Open Subtitles وأيضا ، إذا أمطرت ألا يجب أن يمتلأ جسده بالماء من الداخل ؟ ؟
    Nuh'un efsanesini biliyorsun, 40 gün boyunca yağmur yağdı. Open Subtitles كما تعلم سفينة نوح , أمطرت لمدة أربعين يوما
    Önceki gece, birkaç saat boyunca bayağı yağmur yağdı. Open Subtitles لكنها أمطرت لقد أمطرت بشدّة لبضعة ساعات الليلة الماضية
    Dün gece olmalı çünkü dün yağmur yağdı. Open Subtitles لابد أنها من ليلة الامس لانها أمطرت بالامس
    Azıcık yağmur yağdı aylak aylak dolaşırken. Open Subtitles .. قد .. قد أمطرت قليلاً بينما كنتُ أتجول
    Anlamıyla karanlık ve vardı topraklara ışık getirdi bir zamanlar ışık vardı nerede gibi sık sık, karanlığı yağmur yağdı. Open Subtitles جلبوا النور حرفياً لمناطق كانت مظلمة وبنفس القيمة , أمطرت الظلام حيث كان يشع النور
    Eğer yağmur yağarsa, yeniden ekim yapılmadan önce toprağın yarım metrelik kısmı temizlenmeli. Open Subtitles ولو أمطرت يجب علينا ان نجرف 18 بوصه من التربة قبل ان نزرع شيئا مجددا
    Bu akşam yağmur yağarsa geri gideriz. Sonsuzluk etrafında dolaşan ruhlarını görüyor musun? Open Subtitles تعلمين اذا ما أمطرت الليلة سنغادر هل ترين أرواحهم المحلقة
    Ciddiyim, eğer yarın yağmur yağarsa o puştlar çukurdaki sularla ebemizi siker. Open Subtitles حقا, سيجعلك هؤلاء الملاعين تخفق بمياء في المجاري إن أمطرت غدا.
    Bu durumda Bahamalar'daki Abaco Adası'na yağmurla yağmış. TED أمطرت عليه في هذه الحالة في جزيرة أباكو في جزر البهاماس.
    O sabah yağmur yağmıştı ve bir çöp öbeği bulduk. Open Subtitles أمطرت في ذلك الصباح و جدنا حفنة
    - Deli gibi yağmur yağıyordu. - Ama o havada tenis oynamaya gitti, öyle mi? Open Subtitles لقد أمطرت كالجحيم ولكنك لعبت التنس ؟
    Nazlı gözlerinle yağdır üzerime gider benim susuzluğumu. Open Subtitles "هذان الأثنان" "قد" "أمطرت علي"
    Mesela; İngilizce konuşuyorsam, dil bilgisi yönünden farklı konuşmalıyım. Geçmişteki yağmurdan bahsederken "Dün yağmur yağdı", halihazırdaki yağmurdan bahsederken "Şimdi yağmur yağıyor", gelecekteki yağmur içinse "Yarın yağmur yağacak" derim. TED مثلا، إن كنت أتحدّث الانجليزية، أضطرّ للحديث بطرق مختلفة نحويّا إن كنت أتحدّث في الماضي، أقول:"اقد أمطرت البارحة"، الآن، "إنّها تمطر"، و في المستقبل، "سوف تمطر غدا".
    Belki uyku tulumuna yağmur yağar ve şanslı olursun. Open Subtitles ربما إذا أمطرت حقائب نوم, فسيحالفك الحظ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more