"أنبوب" - Translation from Arabic to Turkish

    • tüp
        
    • boru
        
    • tüpü
        
    • borusu
        
    • tüpünü
        
    • kaka
        
    • tüpüne
        
    • borusuna
        
    • borunun
        
    • borudan
        
    • tüple
        
    • boruyu
        
    • borusunu
        
    • dışkı
        
    • tüpün
        
    Tamam, şimdi, şu bobinin üzerinde cıva ile dolu küçük bir tüp var. Open Subtitles حسنا, وألان فوق قلب المنظم يوجد أنبوب ملئ بالزئبق يفترض أن يشغل المنظم
    55 cm çapında 330 tüp, 120 cm çapında ya da 4 feet genişliğinde... ...sadece 12 adet tüp var. TED وهناك 330 أنبوب ، قطر 55 [سنتيمتر]، لا يوجد سوى 12 أنبوب يبلغ قطرها 120 سنتيمتر، أو عرضها أربعة أقدام
    Kimsenin o kadar uzun bir boru döşeyecek parası yoktu. Open Subtitles ولم يكن أحد يمتلك المال الكافي لبناء أنبوب بهذا الطول
    Bu, eski bir bisiklet tüpü geniş lastik bandı ve iki emniyet pimiyle. TED هذا أنبوب دراجة قديمة، والتي تعطي مطاطا واسع النطاق، إثنان من دبابيس الأمان.
    Ayrıca bir su borusu ve her nedense çok yoğun metan. Open Subtitles أيضا، أنبوب مياه رئيسي، ولسبب ما، جيوب كبيرة من غاز الميثان.
    Onun morfin tüpünü, yarın için buraya koyduğumdan eminim. Open Subtitles أنا واثقه أننى وضعت أنبوب المورفين خاصتها هنا
    Tasarımda farkı yaratanan şey... ...tüp geçitler. tüp geçit, otobüse altgeçitteki verimin aynısını sağlar. TED ماذا في التصميم الذي صنع الفرق أهي أنابيب الصعود. أنبوب الصعود يعطي الحافلة نفس الأداء كما في مترو الأنفاق.
    Fareler bu ışıktan nefret eder ve kaçmaya ve resimde okla işaretli deliği bulmaya çalışır. Deliğin altında içinden rahatlıkla kaçabilecekleri bir tüp vardır. TED والفئران تكره ذلك وتحاول الهرب، والعثور على الحفرة المشار إليها بالسهم، حيث يوجد أنبوب في الأسفل يمكنها الهرب من خلاله والاسترخاء في الحفرة المظلمة.
    Onu intübe etmeleri gerekti, boğazından bir tüp geçirdiler ve mekanik olarak hava vermeye başladılar. TED و إضطروا إلى تنبيبها أي إدخال أنبوب في بلعومها و قاموا بتهويتها بشكل آلي
    Yapılması önerilen boru hattı, Kanada'dan başlayıp Meksika Körfezi'ne kadar uzanacak." Open Subtitles التي سيمر عبرها أنبوب النفط في طريقه من كندا إلى الخليج.
    Yapılması önerilen boru hattı, Kanada'dan başlayıp Meksika Körfezi'ne kadar uzanacak." Open Subtitles التي سيمر عبرها أنبوب النفط في طريقه من كندا إلى الخليج.
    Bu PVC boru ziguratı, öğrencilerin labora- tuvarımda yaptığı bir anten ayaklığı. TED أنبوب زقورة من كلوريد متعدد الفاينيل إنه قاعدة لهوائي بناها بعض طلبتي بمختبري.
    Hastanın nur topu gibi bir göğüs tüpü olduğunu söyle. Open Subtitles أخبرهم بأن عندنا مريض مع أنبوب صدري لوضعه على القائمة
    Yüksek enerji akımlarını dönüştüren virkatör adında ufak bir vakum tüpü bulacaksın. Open Subtitles ستجد أنبوب مفرغ صغير يسمى فيركيتور . ذلك يحوّل نبضات الطاقة العالية
    Bağırsakları diş macunu tüpü gibi götünden çıkana kadar ezildi. Open Subtitles يُهْرَس حتى خرجت أحشائه من مؤخرته مثل أنبوب معجون الأسنان
    Bu bir Ruben borusu. Yıllardır ürettiğim şeylerden birisi ve şu an yanımda bir tane var. TED هذا أنبوب روبنز. وهو واحد من عديد الأنابيب التي صنعتها لسنوات، و هذا أحدها هنا اللّيلة.
    Ameliyattan sonra solunum tüpünü gırtlağımdan bu sefer... çıkarmalarını söyler misin lütfen? Open Subtitles هل يمكنك أن تتأكد أنهم سيخرجون أنبوب التنفس من حنجرتي بعد العملية مباشرة هذه المرة ؟
    Morello ve böcek gözlü zenci kız kaka olayını fark ettiler. Open Subtitles وجد موريلو وفتاة سوداء من الشوائب العينين خارج عن الشيء أنبوب.
    Dediklerin doğru çıkmazsa, seni o test tüpüne kendi ellerimle tıkarım. Open Subtitles إذا لم يفلح الأمر، أنا سأعيدك إلى أنبوب الإختبار بنفسي
    Parmak izlerinden egzos borusuna kimin taktığını öğreniriz. Open Subtitles البصمات ستخبرنا من وضع الطرف الآخر في أنبوب العادم
    Trot Will'i şurada aşağıda buldu. 30 foot borunun hemen yanında. Open Subtitles ترات وجد ويل بالأسفل هناك ,أنبوب طوله 30 قدما ًبجانبه تماما
    borudan geçmeye çalışıyor, sanırım sıkıştı. Bacaklarını komik bir şekilde sallıyor. Open Subtitles ويتسلق في أنبوب ويبدو أنه علق به ساقاه تتدليان بشكل هزلي
    Civayla dolu bir tüple başladık, ve tüm yaptığımız akmasına izin vermek oldu. Open Subtitles بدأنا مع أنبوب مليئ بالزئبق، وكل ما فعلناه هو أننا تركناه يجري.
    Aşağıda sıkışan bir boruyu kesmemiz gerek. Open Subtitles سأحتاج إلى دقيقتين أخريتان لدى أنبوب عالق فى الحفرة
    Popüler müziğinizle kirlettiğiniz bu orgun her borusunu temizleyin. Open Subtitles وأنت أيضاً أريدك أن تنظف كل أنبوب من أنابيب الأورغن التي لوثت بواسطة موسيقاك الشعبية
    Bu balıkların çıkardığı tek şey dışkı. Open Subtitles أتمنى، ولكن الشيء الوحيد حصلت عليه من هذه الأسماك هو أنبوب
    tüpün takılmasını görmek istemezsiniz. Open Subtitles إعادة إدخال أنبوب التنفّس شيئاً لا تودّان رؤيته.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more