"أنت لا تعتقد" - Translation from Arabic to Turkish

• düşünmüyorsun
• inanmıyorsunuz
• düşünmüyor musun
• inanmıyorsun
• düşünüyor olamazsın
• düşünmüyorsunuz

Yani Sen kendini önceden tahmin edilebilir biri olarak düşünmüyorsun?
أنت لا تعتقد بأنك من النوع الذي يسهل التنبؤ به؟

Thor'un gerçekten Toothless yüzünden kızgın olduğunu düşünmüyorsun, değil mi?
أنت لا تعتقد حقاَ أن ثور غاضب بسبب تـــوثلث,ألســــت كــذلك؟

Hala orada olduğunu düşünmüyorsun, değil mi?
أنت لا تعتقد أنه مازال هُناك , أليس كذلك ؟

Dördümüzün koca kalabalığı tutacağına inanmıyorsunuz, değil mi?
أنت لا تعتقد بأننا أربعتنا نستطيع أن نصمد بوجه الرائد ورجاله، أليس كذلك؟

- Ateşlesek bile patlayacağından emin değilim. - İşe yaracaklarını düşünmüyor musun?
ـ حتى الآن لستُ متأكداً من ذلك ـ أنت لا تعتقد أنها ستعمل ؟

Yani ciddi ciddi benim de tehlikede olduğuma inanmıyorsun, değil mi?
أنا أعني ، أنت لا تعتقد أنني في خطر ، أليس كذلك ؟

- Böyle düşünüyor olamazsın. - Adamın çocuğunu aldı.
ــ أنت لا تعتقد ذلك ــ لقد أخذ إبن الرجل

Mulder, bunun UFO teknolojisiyle ilgili olduğunu düşünmüyorsun değil mi ?
أنت لا تعتقد أن هذه عن تقنية الأجسام الغريبة ؟

Benim bu işe karıştığımı düşünmüyorsun, değil mi?
أنت لا تعتقد بأنّني كنت إشتركت في هذا، أليس كذلك؟

Ona sahip olacağını düşünmüyorsun, değl mi?
أنت لا تعتقد أنك ستحصل علي سروالها، أليس كذلك؟

Oraya gireceğimi düşünmüyorsun herhalde?
أنت لا تعتقد أني سأذهب إلى الداخل, أليس كذلك؟

Şu son iki haftadır uzaklarda olmamın tesadüf olduğunu düşünmüyorsun herhalde?
أنت لا تعتقد هي كانت صدفة بأنّني صادف أن كنت غائب هذه إسبوعي ياست إثنان؟

Onun haklı olduğunu düşünmüyorsun öyle değil mi, Şapşal olduğunu yani?
أنت لا تعتقد أنه على حق أنك أبله، أليس كذلك؟

Çok hızlı olduğumu düşünmüyorsun, değil mi?
أنت لا تعتقد أني من النوع الذي يترك نفسه بسهولة

Gerçekten kazanma şansın olduğunu düşünmüyorsun, değil mi?
أنت لا تعتقد أنه لديك الفرصة لتفوز الأن أليس كذلك؟

Yani o zaman bunun eşinize ait olduğuna inanmıyorsunuz.
.. لنستوضح الأمور أنت لا تعتقد أن هذا يخص زوجتك

Atalarınızın bir cadı olduğuna inanmıyorsunuz, değil mi?
أنت لا تعتقد بأن أسلافك كانوا سحَرة، أليس كذلك؟

Yani bu adamın her şeyi yakıp kül etme sözünü tutacağına inanmıyorsunuz.
لذلك أنت لا تعتقد أن هذا الرجل يمكن أن يفي بوعده ليحرق كل شيء

Yani üçlü bir cinayete yardım ve yataklık etmenin bir sorun olduğunu düşünmüyor musun?
و أنت لا تعتقد أن المساعدة و التحريض على القتل و قتل ثلاثي هي مشكلة؟

Kurbanı tanımanın çıkar çatışmasına yol açacağını düşünmüyor musun?
أنت لا تعتقد أنه تضارب في المصالح كونك كنت تعرف الضحيه؟

Dünyadaki herkesin bunu görmesine inanmıyorsun anlaşılan.
أنت لا تعتقد أن كل واحد في العالم يجب أن يرى هذا

Kimsenin Amerikan Ordusu yerine bu kıza kulak asacağını düşünüyor olamazsın!
أنت لا تعتقد حقاً أن أحداً سيصدق كلام هذه الفتاة، على كلام العسكرية بالولايات المتحدة؟

Cidden, Buzz'ı pencereden aşağı ittiğimi düşünmüyorsunuz, değil mi? Değil mi, Patates Kafa?
أنت لا تعتقد بأننى كنت أعنى أن أخرج باز من النافذة يا رأس البطاطس