| şanslısın ki seni onların sakızlarından uzak tutacak ben varım. | Open Subtitles | حسنا , أنت محظوظة لأنني معك لأنني سأبقى أحرس مؤخرتك |
| şanslısın ki, sen ve istediğin şey arasında duran tek şey... sensin. | Open Subtitles | أنت محظوظة أن الشيئ الوحيد الذي يقف بينك وبين ماتريدين هو أنت. |
| Sendiğin erkeği bulduğun için şanslısın. | Open Subtitles | أنا سعيدة لك. أنت محظوظة لأنك وجدت من تحبين |
| Bu şekilde bir uyarıyla seni öldürmediği için şanslısın. | Open Subtitles | بذلك النوع من الإنتباه أنت محظوظة إنها لم تقتله |
| - şanslısın iki harika evladın var. | Open Subtitles | أنت محظوظة أن لديك ابنتان رائعتان " مولي " ... |
| şanslısın, kadınlara vurmam. Eğer kadınsan tabii... | Open Subtitles | أنت محظوظة أنني لا أضرب النساء هذا إن كنت امرأة حقا |
| Sağlıklı olduğun için ne kadar şanslısın bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تعرفين كم أنت محظوظة بنعمة الصحّة. |
| Böyle bir deney yapabileceğin için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظة لعمل تجربة كهذه حسناً ، وأنت أيضاً إذا أردت |
| şanslısın. Hiç olmazsa ona sahip olduğun için şanslısın. | Open Subtitles | حسناً، أنت محظوظة، أنت محظوظة أن لديك هذا على الأقل |
| şanslısın ki polisten önce biz girdik, tatlım. | Open Subtitles | أنت محظوظة أنني وجدتهم قبل أن تجدهم الشرطة يا عزيزتي |
| Çok şanslısın. Senin önünü açıyorum. | Open Subtitles | أنت محظوظة أنت بعيدة عن هذا عن لعنة الولد الأكبر |
| Biliyorsun, şanslısın sen benim... iyisin... | Open Subtitles | أنت محظوظة لأنك جيدة في ممارسة الجنس ، وإلا لن أنام معك أبداً |
| Onu buradan göndermekle kaldığım için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظة بأن كل ما فعلته هو أن جعلته يرحل و حسب |
| Senin yanımızda görünmene izin verdiğimiz için şanslısın. | Open Subtitles | أنا أعني، أنت محظوظة لأننا تركناك تشاهدي معنا |
| şanslısın. Joe daha duyarlı gibi görünüyor. | Open Subtitles | أنت محظوظة جو على ما يبدو أنه أكثر حساسية |
| Benim gibi koyu tüylerin olmadığı için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظة للغاية لأنك لاتمتلكين شعراً داكناً مثلي. |
| - Kolunu kaybetmediğin için çok şanslısın. | Open Subtitles | ــ أنت محظوظة أنني لم أفقده ذراعه ..ــ دعني أخمن مجددا |
| - şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظة. |
| Dua et ki, deniz sezonuna denk gelmedi. | Open Subtitles | ليس هناك مشكلة أنت محظوظة لأن هذا ليس موسم لبس البيكيني |
| Bu kadar hünerli bir ajan bölümünüze döndüğü için çok Şanslısınız. | Open Subtitles | أنت محظوظة جدا ليكون لديك مثل هذه الموهوبة معك في قسمك |
| Şanslı günündesin. Ruhlar geziniyor. | Open Subtitles | أنت محظوظة, الأرواح مضطربة. |
| Çok şanslıymışsın. Gerçekten, ölebilirdin. | Open Subtitles | أنت محظوظة جداً أعني، كان يمكن أن تموتي حقاً |