Bazen o kanalizasyonun oradan geçerken nefesimi tutmak zorunda kalıyorum. | Open Subtitles | أَضطر لحبس أنفاسي وأنا أجري من خلال محطة الصرف الصحي. |
O gün geldiğinde boynundaki nefesimi değerli bir armağan olarak göreceksin. | Open Subtitles | وعندما يصل هذا اليوم سيروقكِ وقع أنفاسي على رقبتكِ، هديّة مُرضية |
Ben nefesimi 15 dakika tutabilirim, bana bir şey olmaz. | Open Subtitles | يمكنني أن أكتم أنفاسي لمدة 15 دقيقة ولاشيء يحدث لي |
Başım dönüyor, kalbim hızla atıyor, nefes alamıyorum. | TED | أصابني الدوار، وتسارعت نبضات قلبي، ولم أستطع التقاط أنفاسي. |
Ama çoğu günde üzgün ve kaybolmuş gibi hissederek uyandım, zar zor nefes alabiliyordum. | TED | ولكن أغلب الوقت، أستيقظ على شعور بالحزن والحرمان، وألتقط بالكاد أنفاسي. |
nefesim yakaldığımda sana haber veririm Bu gece eğlenceli birşeyler yapalım. | Open Subtitles | سأخبرك عندما ألتقط أنفاسي دعنا نذهب لأي مكان الليلة |
Sadece hamile olduğum için nefesimi toparlamam biraz daha zor. | Open Subtitles | أجل. فقط أكثر صعوبة.. لألتقط أنفاسي منذ أن أصبحت حامل. |
Sonrasında ise bu havuzun tamamen boş olduğunu zor yoldan öğreniyorum. Buz gibi soğuk su neredeyse donmak üzere. Kelimenin tam anlamıyla nefesimi kesiyor. | TED | سرعان ما أدركت الورطة وهي أن هذا الحوض فارغ تماماً لأن الماء به كان بارداً قريبًا من التثلج وبصعوبة أخذت أنفاسي. |
Taşıyıcı, kumda titredi, ben nefesimi tuttum. | TED | حبست أنفاسي عندما تمايلت الناقلة في الرمال. |
Ergenlik çağımda nefesimi 30 saniye tutabiliyordum. | TED | وفي الوقت الذي كنت مراهقا كنت قادرا على حبس أنفاسي لمدة ثلاث دقائق و ٣٠ ثانية |
Her sabah, aylarca, uyandığım an yaptığım ilk şey nefesimi 52 dakikanın 44 dakikasında tutmak oldu, nefesimi 44 dakika tutuyordum. | TED | وكل صباح ولمدة شهر كان أول ما أفعله عندما أستيقظ هو أن أحبس أنفاسي من أصل ٥٢ دقيقة كنت أحبسه لمدة ٤٤ دقيقة |
4 aylık idman sonunda nefesimi yedi dakika üzerinde tutuyordum. | TED | في غضون أربعة أشهر من التدريب كنت قادرا على حبس أنفاسي لأكثر من سبع دقائق |
Her yerde nefesimi tutmaya çalışıyordum. | TED | كنت أرغب في محاولة لحبس أنفاسي في كل مكان |
Durup bir nefes almam gözlerimi kapatıp dinlemem ve koklamam gerekiyordu. | Open Subtitles | أن أتوقف وألتقط أنفاسي وأغلق عينيّ وأشم وأسمع |
Şu an hiçbirimiz nefes alamıyoruz. | Open Subtitles | الآن أنا لا أكاد ألتقط أنفاسي لقد وصلت حالا وهناك ناس راقدون على الأرض |
İçinde nefes alamadığım bir elbise giyeceğim ve Lilly yanında birini getirecek. | Open Subtitles | سأرتدي ذلك الثوب البراق الذي يخنق أنفاسي |
Kan şekerim yükselince, nefesim biraz meyvemsi kokuyor. | Open Subtitles | وعندمايرتفعالسكرفيدمي، رائحة أنفاسي تصبح كرائحة الفاكهة. |
Meditasyonu öğrenmeye başladığımda öğretilen ilk şey yalnızca nefesime dikkat etmemdi ve kafam karıştığında, bunu aklıma getirmek. | TED | عندما كنتُ أتعلم التأمل للمرة الأولى، كان التوجيه ببساطة لإيلاء الإهتمام لأنفاسي، وحينما جال ذهني لإعادة أنفاسي. |
Bir soluklanayım, anlatırım. Evden buraya kadar koştum. | Open Subtitles | دعوني ألتقط أنفاسي ركضت طوال الطريق من منزلي إلى هنا |
Şimdi son nefesimde bu ülkeye yeniden yardım etmeye çalışırken zorunlu emeklilikle mi ödüllendiriliyorum? | Open Subtitles | والآن وبينما ألفظ أنفاسي الأخيرة حين أحاول إنقاذ البلد مُجدّداً... تتمّ مُكافأتي بإستقالة رغماً عنّي؟ |
"nefesimin hizlanmasi ve yasam açmak güzel alarak" | Open Subtitles | تتسارع أنفاسي و تأخذني الحياة في منحناها الجميل |
Dudaklarının hediyesi, hayalim aldığım her nefeste kaldı. | Open Subtitles | الحلم الذي شفتيك منحتني إياه باقي مع كل أنفاسي |
Sadece devam eden bir soruşturma olduğu için değil aynı zamanda bir soluklanmam lazım. | Open Subtitles | ليس فقط لأنه تحقيق جاري لكن أيضاً لأني أريد التقاط أنفاسي |
nefesim sanki bir başkasının nefesi gibi kokuyor. | Open Subtitles | رائحة أنفاسي تشابه رائحة أنفاس شخص آخر. |
Kanlar içinde, yerde yatıyordu. Nefessiz kalmıştım. | Open Subtitles | إلى أن سقط غريقاً بدمائه لقد إنقطعت أنفاسي |
Biraz nefesleneyim diyorum. | Open Subtitles | أحاول التقاط أنفاسي قليلاً فقط |