"أنك لن" - Translation from Arabic to Turkish

    • asla
        
    • olman
        
    • dair
        
    • olmadığını
        
    • olmayacağını
        
    • söz
        
    • diye
        
    • hiçbir
        
    Olabilecek en kötü şey, bunun içi kendini asla affedememen. Open Subtitles الأسوء أنك لن تستطيع أن . تسامح نفسك على هذا
    Beni bir daha asla aldatmayacağına dair söz vermiştin hayatım. Open Subtitles لكنك وعدت , أنك لن تخونني مرة أخري , ياحبّيبي
    İki yıl önce acai'yi hiç duymamış olman sence de garip değil mi? Open Subtitles لا أعتقد أنه أمر غريب أنه منذ عامين أنك لن يسمع حتى أكي؟
    Peki insanlara bebek güvencesi önerinin böyle olmadığını nasıl gösterelim? TED كيف ستري الناس في هذا الطرح أنك لن تواجه ذلك
    - Sonra bir anda kalakalıyor... asla olmayacağını düşündüğü bir şey oluyor. Open Subtitles وفجأة، تجدين كل شيء تغير، وتدركي أنك لن تحصلي علي ما تريدين أبداً
    Bana söz ver, kız kardeşimin bebeğini gördüğünde söylediklerin gibi şeyler söylemeyeceksin. Open Subtitles عدني أنك لن تقول أي شيء مثلما فعلت عندما رأيت طفل شقيقتي
    Anne. Kişisel meselelerini dünyayı kurtarma amacının önüne koymassın diye düşünürdüm. Kişisel mi? Open Subtitles كنت أظن أنك لن تدع المشاكل الشخصية تتدخل في عملنا لإنقاذ العالم الآن
    Fez, sadece benimle olduğun kadar hiçbir zaman mutlu olamayacağını söylemek istiyorum. Open Subtitles ..فيز, أود القول أنك لن تكون سعيدًا مُطلقًا كما كُنت سعيدًا معي
    Garanti ederim asla ama asla unutamayacağınız bir anı olacak. Open Subtitles أنه كنز , كنزٌ أضمن لك أنك لن تنساه أبداً
    Bugün buraya gelip sana, asla benim affımı alamayacağını söylemeye geldim. Open Subtitles أتيت هنا اليوم لأقول أنك لن تجد المسامحه أبدا من طرفي
    gelmediği sürece bir nişan yüzüğünü... asla satın almayacağını söyleyen biri sendin. Open Subtitles أنك لن تشتري خاتم خطوبة إذا لم يأتي من ماكينة كرات العلكة
    Ben asla böyle bir şey demedim. Hem sende söylemeyeceğine dair yemin etmiştin. Open Subtitles لم أقل شيئــا من هذا القبيل ولقد أقسمت لي أنك لن تذكر الأمر.
    Sevgili gelinim, kültürümüzde asla anlayamayacağın pek çok şey var. Open Subtitles هناك الكثير من الأشياء بشأن ثقافتنا أخشى أنك لن تفهميها
    Bu yaz oturamayacak olman... - ...konsantrasyonunu etkilemesin. Open Subtitles لا تتشتت بسبب أنك لن تستطيع الجلوس هذا الصيف
    St. Patrick's Günü katedralinde evlenemeyecek olman çok kötü. Open Subtitles إنه شيء محزن أنك لن تستطيعي الحضور إلى الزفاف
    Ama oraya tekrar gitmeyeceğine dair bana söz vermek zorundasın. Open Subtitles يجب فقط أن توعدني أنك لن تذهب لهذا المنزل ثانيةً
    Kaybederiz. Burada olanlar senin daha hazır olmadığını gösteriyor. Open Subtitles ما حدث يثبت أنك لن تستطيع التغلب على ما سيواجهك وحدك
    Fisk senin hakkında haklıymış. Kolay lokma olmayacağını söylemişti. Open Subtitles لقد كان فيسك محقا بشأنك لقد قال أنك لن تنهزم بسهولة
    Hayır, onu satmayıp beni bekleyin yeter. Sana söz verdim. Open Subtitles لا ، أنا لا أريد فقط أوعدني أنك لن تبيعها
    Sen oyununu bozmayasın diye de Ringo'yu tutmuş. Open Subtitles و لقد أستخدم رينجو ليتأكد من أنك لن تفسد متعته
    Eminim öyledir, ve bu demekki sen hiçbir zaman yalnız kalmayacaksın. Open Subtitles متأكد أنهم سيفعلون, و هذا يعني أنك لن تبقي لوحدك أبدا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more