Dönüp gitme konusunda iyi olduğumu biliyoruz. | Open Subtitles | أعتقد أن كلانا يعلم أنني جيد في الانسحاب |
Hayatının altında yatan gerçek kusur iyi olduğumu düşünmemen. | Open Subtitles | العيب الحقيقي الكامِنُ في حياتك أنه ليس في تصورك أنني جيد. |
Ve bu konularda senden iyi olduğumu düşünüyorsun? | Open Subtitles | فيما أنا جيد به, و ما انت جيد به. و أنت تعلم أنني جيد في هذه الأشياء أكثر منك؟ |
Başın dertte çünkü ben bu işte çok iyiyimdir. | Open Subtitles | سترين أنني جيد جداً في هذا ما الذي تُجيده ؟ |
Ama, belki de onun için uygun olduğumu düşündüğünü umuyorum, ...bu yüzden onu anlayabilmem için bana yardımcı olmak isteyebileceğini düşündüm. | Open Subtitles | ولكن كنت فقط على أمل أنه ربما كنت أعتقد أنني جيد بالنسبة له، و حتى كنت تريد مساعدتي الرقم له بالخروج. |
Ben asla bunda iyi olduğumu söylemedim. | Open Subtitles | لم أقل أبداً أنني جيد في عمل ذلك |
Senin aksine, başkalarının iyi olduğumu söylemesine gerek yok, zaten biliyorum. | Open Subtitles | بعكسك... أنا لست بحاجة لأشخاص آخرين يخبرونني أنني جيد أنا أعلم أنني جيد |
Yeterince iyi olduğumu düşünüyor. | Open Subtitles | يظن أنني جيد بما يكفي |
O kadar iyi olduğumu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتعتقدين أنني جيد لهذه الدرجة |
Doğum günün için. Yeterince iyi olduğumu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنني جيد ؟ |
Ben aslında gelen sinyalleri anlamakta çok iyiyimdir, ama ondan... yani... | Open Subtitles | تعلم، أنا أشعُر أنني جيد نوعاً ما فى تلقي الإيحاءات، ولكن.. ولكن الأمر منها، إنهُ فقط.. |
Hakkımı vereyim, insanları bulma konusunda çok iyiyimdir. | Open Subtitles | لا بد أن أقول أنني جيد في العثور على الأشخاص |
Sana uygun olduğumu sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد أنني جيد بما فيه الكفاية لك |