Sadece merakımdan soruyorum, onun benim sevgilim olmadığını nereden anladın? | Open Subtitles | أتعلم, ينتابني الفضول فقط, كيف علمت أنها لم تكن خليلتي؟ |
Ya ödevini iyi yapmadı... ..ya da onun yazdığı hikayeye uymuyor. | Open Subtitles | حسنًا،إما أنها لم تتعمق في البحث أو لم تتماشى مع روايتها |
Polis bombanın tam olarak patlamasının can kaybına neden olmadığını düşünüyor. | Open Subtitles | تظن الشرطة أن التفجير فشل بما أنها لم تحدث أي ضحايا. |
Fakat nihayetinde bazı sistematik nedenlerden ötürü bunun işe yaramadığı sonucuna vardım. | TED | ولكن وصلت في النهاية إلى استنتاج أنها لم تنجح فقط لأسباب منهجية. |
Senin için bir piknik gezisi değildi biliyorum ama artık evdesin. | Open Subtitles | أعرف أنها لم تكن نزهة بالنسبة لكِ, ولكنك في منزلك الآن. |
Ve benliğimin, onun aslında hiçbir zaman yaşamamış olduğunu fark etmeme kadar kaç kere ölmesi gerekiyordu? | TED | وكم مرة يتوجب على ذاتي أن تموت قبل أن أدرك أنها لم تكن حية أصلا؟ |
Babam onun büyük bir delik değil, oculus adı verilen göğe bakan bir göz olduğunu açıkladı. | TED | شرح لي والدي أنها لم تكن فتحة كبيرة، لكنها كانت تدعى الأوكلوس، عين إلى الجنة. |
Ve onun da babamı sevmiş olduğunu anladım ve gerçekten beni incitecek bir şey yapmadığını. | Open Subtitles | وحينها أدركت فجأة بأنهاكانتتحبهأيضاً. وحقيقة الأمر أنها لم تتسبب في إيذائي |
Madem siz uyuyordunuz, onun çıkmadığından nasıI emin olabilirsiniz? | Open Subtitles | إذا كنت تستغرقين فى النوم بسرعه فكيف يمكنك التأكد من أنها لم تغادر المقصوره ؟ |
İncilerin geri dönmesi, onun katil olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | حقيقة أن أعيد اللؤلؤة لا يعني للحظة واحدة ذلك أنها لم تقتل في حين سرقتها في المقام الأول |
Buradaki kimse onun hiç kimseyi öldürmediğini umursamıyor. | Open Subtitles | لا أحد هنا يكترث بحقيقة أنها لم تقتل أحداً |
Odama gitmek istedim ama sonra oranın artık odam olmadığını hatırladım. | Open Subtitles | أردت الذهاب لغرفتي، لكني نسيت أنها لم تعد ملكي بعد الآن |
Sosyal servis 8 ay boyunca onu kontrole gelmiş fikrini değiştirmeye çalışmışlar ve artık gebe olmadığını rapor etmişler. | Open Subtitles | دفعت الخدمات الاجتماعية لها زيارة حوالي ثمانية أشهر محاولة إقناعها بتغيير رأيها وذكرت أن أنها لم تعد مع الطفل |
Bu arayışında ilk önce yalnız olmadığını gördü. | TED | وخلال تلك العملية، اكتشفت أن أولًا, أنها لم تكن الوحيدة. |
Yani aptal olmadığını bildiğinizde o tam tersini düşünse de daha da çekici gözüküyor. | TED | إذا، فهي أكثر روعة إذا علمت أنها لم تكن غبية حتى ولو أنها اعتقدت أنها من الممكن أن تبدو غبية |
bunun bir kaza olmadığını üç dakikada anlar. | Open Subtitles | فى خلال ثلاث دقائق سيعرف أنها لم تكن حادث |
Ama unutma, çok iyi bir fikir olmadığını söyledim. | Open Subtitles | تذكّري وحسب, قلتُ أنها لم تكن فكرة مثيره |
bunun ne kadar tehlikeli olduğu ve evleniyor olduğun için risk almaman gerektiğiyle ilgili koca bir açıklamam vardı... | Open Subtitles | لدي تفسير كامل حول كيف أنها لم تؤد حقها منذ أن قررتما الزواج لا يجب عليك أن تتحمل المحاطرة |
bunun yerine, yaptığım şeyi sahiplenme imkânına eriştim ve bu şeyin, benim olduğum kişiyi tamamen betimlemediğini fark ettim. | TED | بدلًا من ذلك، عُرض على الاعتراف بما فعلت، ووجدت أنها لم تصادر مجمل ما أنا عليه. |
Geriye dönüp baktığımda, o an değildi. | TED | لكن عند تذكر ما حدث، أُدرك أنها لم تكن كذلك. |
Okula geldiğinde en iyi öğrenci değildi. | TED | وقالت أنها لم تكن الطالب الأعلى تقديرا عندما تم قبولها. |