Sizin hayatınızda mesaj atmaktan daha önemli bir şey yok. | Open Subtitles | أنه لا شيء أكثر أهمية في حياتك من الرسالة النصية التي لا تحتل الأولوية لديكِ |
Sizi emin edebilirim, Tom ile aramda duygusal bir şey yok. | Open Subtitles | يمكنني أن أؤكد لك أنه لا شيء رومانسي بيننا |
Sende özel hiçbir şey olmadığı konusunda zorbalık edebilirler. | Open Subtitles | يمكنهم ترهيبك حتى تعتقد أنه لا شيء مميز فيك. |
Orada hiçbir şey olmadığı ortada sıradan insanların görebileceği üzere altımızda dağlar ve kar dışında bir şey yok. | Open Subtitles | من الواضح أنه لا شيء هناك أعني أن أيّ شخص عاقل لن يرى أي شيء تحتنا سوى مجموعةً من الأشجار والثلوج |
hiçbir şeyin açığa çıkmadığına emin olmalıyız. Bindirin arka tarafa. | Open Subtitles | نحتاج للتأكد من أنه لا شيء اَخر قد تم فضحه |
Üçlünün gücünden daha güçlü bir şey olmadığına emin misiniz? | Open Subtitles | هل أنت متأكدة أنه لا شيء أقوى من قوة الثلاث ؟ |
Yeni bir şey olmadığını... | Open Subtitles | وقلت أنه لا شيء |
Ona hala bir özür borçluyum ama en azından babam aramızda hiçbir şey olmadığını biliyor. | Open Subtitles | ولكن على الأقل لقد أيقن والدى أنه لا شيء بينى و بينه حَسَن |
O zaman anladım ki, kayıtların üzerinde onun kim olduğunu veya nereli olduğunu gösteren hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وذلك عندما أدركت أنه لا شيء في هذه التسجيلات يخبرنا عن هويته . أو عن مكانه |
Biliyorum, eşini geri getirebilmek için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | اعلم أنه لا شيء يمكنني فعله قد يعيد زوجتك.. |
Tek bildiğim onunla olmazsam burada benim için hiçbir şey olmadığı. | Open Subtitles | كـل مـا أعرفة هـو أنه لا شيء تبقى لـي هنـا إن لم أحصـل عليهـا |
Orada hiçbir şey olmadığı ortada. | Open Subtitles | من الواضح أنه لا شيء هناك |
Vücut bütünlüğüne ilişkin kimlik bozukluğu olan insanlar ameliyattan başka hiçbir şeyin işe yaramadığını söylerler. | Open Subtitles | المصابون باضطراب سلامة شكل الجسد يقولون أنه لا شيء يفلح سوى الجراحة |
hiçbir şeyin seninle ilişkilendirilemeyeceğinde emin olmalıyız. | Open Subtitles | نحن نتأكد من أنه لا شيء يربط أيا من هذا بك. |
Kötülerle savaşmak hakkında size söylemedikleri şey hiçbir şeyin asla aynı kalmadığıdır. | Open Subtitles | الشيء الذي يخبروك به عن قتال الأشرار هو أنه لا شيء يبقى على حاله أبداً |
- Öyle umuyorum. - Başka bir şey olmadığına eminsin, değil mi? | Open Subtitles | أنا آمل ذلك , هل أنت واثق أنه لا شيء أكثر من ذلك? |
Testin sonucu çıkmadan önce oradan ayrılmak zorunda kaldık ama şu an için endişelenecek bir şey olmadığına eminim, tamam mı küçük adam? | Open Subtitles | كان علينا الخروج قبل أن تأتي التحاليل لكني متأكد من أنه لا شيء لتقلق بشأنه الآن ، حسناً أيها الرجل الصغير؟ |
Endişe edecek bir şey olmadığına eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد من أنه لا شيء يدعو للقلق |
Yeni bir şey olmadığını... | Open Subtitles | وقلت أنه لا شيء |
Hiçbir şey yok, o nedenle eyalet savcılığına hiçbir şey olmadığını göstermeliyiz. | Open Subtitles | فلا يوجد شيء هناك, لذا يجب أن نظهر للمدعي العام أنه لا شيء هناك |