Birinin kötü bir şey olmadığını görmesi için sadece dördümüze bakması yeterli. | Open Subtitles | كل ما على أي شخص أن يفعله، هو أن ينظر إلى أربعتنا أعني، كي نتأكد من أنه لا يوجد شيء خاطئ |
Evet ama yapabilecekleri bir şey olmadığını söylediler. | Open Subtitles | نعم. لَكنَّهم أخبروني أنه لا يوجد شيء يمكنهم القيام به |
Pek uyumadığımdan bir şeyler pişiririm ve burada yiyecek pek bir şey olmadığını da görünce... | Open Subtitles | انا لا أنام كفاية، لذا أنا اخبز، وقد لاحظت أنه لا يوجد شيء للأكل هنا |
Şuan hiçbir şey olmadığını söyledi. Hey, belki bir ya da iki ay içinde açılır. | Open Subtitles | لقد قال ، أنه لا يوجد شيء فتح حتى الآن ربما بعد شهر أو شهرين |
Bana bir şey olmadığını görünce korkacak hiçbir şey olmadığını anlayacaksın. | Open Subtitles | بمجرد أن تدركين أني بخير.. ستجدين أنه لا يوجد شيء تخافين منه |
İşin gerçeği, yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | حقيقة الأمر أنه لا يوجد شيء أستطيع فعله |
Ben iyinin veya kötünün olmadığına bakış açımıza göre değiştiğine inanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنه لا يوجد شيء جيد أو سيء ولكن التفكير ما يُحدد. |
Yapabileceği bir şey olmadığını anlar. | Open Subtitles | يدرك أنه لا يوجد شيء كان يمكنه القيام به حيال ذلك |
Ve yine, tüm o hayatlar boyunca anne ve babasıyla birlikte olmak isteyen bir çocuktan daha güçlü bir şey olmadığını da öğrenememişsin. | Open Subtitles | وفي كل تلك الأرواح لم تتعلم أبداً أنه لا يوجد شيء أقوى من طفل يريد أن يكون مع أمه وأبيه |
İyi bir avukat mahkeme salonunda garanti diye bir şey olmadığını bilir. | Open Subtitles | محام جيد يعرف أنه لا يوجد شيء من هذا القبيل كضمان في قاعة المحكمة. |
Yani, ölümden sonra bir şey olmadığını bilerek nasıl yaşamamı bekliyordun? | Open Subtitles | أعني ، كيف من المفترض أن أعيش مع ذلك، معرفة أنه لا يوجد شيء بعد الموت ؟ |
Oliver yiyecek bir şey olmadığını söylediğinde, biliyorum tuhaf geliyor ama belki de bu beslenemediğini ifade etme şekil değildir. | Open Subtitles | حين يقول أوليفر أنه لا يوجد شيء للأكل أستطيع القول أن هذا يبدو غريباً قليلاً لكن ربما هي إحدى طرقه لأن يقول أنه لا يشعر بالرعاية |
Tüm müşterilerine sorabilirsiniz onun tamir edemeyeceği hiç bir şey olmadığını söyleyeceklerdir. | Open Subtitles | "يمكن أن تسأل أيّ من زبائنه،" "وسيخبرونك،" "أنه لا يوجد شيء لا يستطيع إصلاحه." |
Anne diye bir şey olmadığını daha kaç kere söyle... | Open Subtitles | كم مرة يجب أن أخبر الجميع أنه لا يوجد شيء مثل... |
Şimdi oraya gideceğiz ve şu küçük domuzcuğa ilk ve son kez hiçbir şey olmadığını kanıtlayacağız! | Open Subtitles | نحن نذهب إلى هناك و سوف نثبت مرة واحدة وإلى الأبد, لهذا الخنزير الصغير أنه لا يوجد شيء يحدث |
Ölmeden önce, öldükten sonra hiçbir şey olmadığını düşünürdüm. | Open Subtitles | قبل أن أموت، اعتقدت أنه لا يوجد شيء بعد الموت |
Buna benzer hiçbir şey olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | و أنت تعرف أنه لا يوجد شيء كهذا هناك |
Buna benzer hiçbir şey olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | و أنت تعرف أنه لا يوجد شيء كهذا هناك |
O zaman aramızda hiçbir şey olmadığını görebilirsin. | Open Subtitles | وتستطيع أن ترى أنه لا يوجد شيء بيننا |
Konu şu ki yapamayacağımız hiçbir şey yok! | Open Subtitles | المهم أنه لا يوجد شيء لا نستطيع فعله |
Ben iyinin veya kötünün olmadığına bakış açımıza göre değiştiğine inanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنه لا يوجد شيء جيد أو سيء ولكن التفكير ما يُحدد. |