| Sakin bir yerde konuşmamızın çok daha iyi olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | أعتقدت أنه من الأفضل التحدث على إنفراد بمكان أقل رهبة. |
| Laird ve ben onun evinde kalmamızın daha iyi olacağını düşündük. | Open Subtitles | فكرنا أنا و ليرد، أنه من الأفضل أن نبقى في منزله. |
| Albay, bu görüşmeyi özel olarak yapsak daha iyi olur düşüncesindeyim. | Open Subtitles | أيها العقيد، أرى أنه من الأفضل مناقشة هذا المسألة على انفراد |
| Sanırım, kocanı sorgularken odanın dışında olman daha iyi olur. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الأفضل أن تغادري الغرفة بينما أستجوب زوجكِ |
| Muhasebecim, düşük risk taşıyan hisselerle devam etmenin en iyisi olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول محاسبي أنه من الأفضل التعامل بالأسهم المضمونة |
| Boşanma işi bitene kadar görüşmemenin en iyisi olacağını düşündüm. | Open Subtitles | قررت أنه من الأفضل أن لا نتقابل حتى يتم حل كل شيء، أعني الطلاق |
| Yaratıcı beyinleri hayatta tutmanın daha iyi olduğunu düşünüyorum. | TED | أعتقد أنه من الأفضل لو أننا شجعنا عقولنا العظيمة المبدعة على أن تعيش. |
| Daha kötü bir şekilde öğrenmesindense senden öğrenmesi daha iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الأفضل أن تعرف هذا منك قبل أن تعرف لوحدها وتصدم |
| Adam'ın böyle şeyleri bilmemesinin daha iyi olacağına karar vermiştik diye hatırlıyorum. | Open Subtitles | لما عزيزي ؟ أعتقدت أننا أتفقنا أنه من الأفضل أن لا يعلم أدم بخصوص هذه الأمور |
| Yanlış ellere düşmesin diye onu yok etmemiz daha iyi olmaz mı? | Open Subtitles | ألا تعتقدين أنه من الأفضل أن نمزقه حتى لا يقرأه الشخص الخطأ؟ |
| Sanırım odama gidip yarınki dersler için hazırlansam daha iyi olacak. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الأفضل أن اذهب إلى غرفتي وأحضر لدروس الغد |
| Belki artık niye gitmenin ve işleri akışına bırakmanın daha iyi olacağını anlarsın. | Open Subtitles | ربما ستفهمين الآن أنه من الأفضل لكِ المغادرة وترك هذا العمل يأخذ مساره |
| Yaşlanana dek çiçeklerin arasında yürümenin daha iyi olacağını düşünüyorsun. | Open Subtitles | أنت تعتقدين أنه من الأفضل أنك ستظلين تسيرين بين أحواض زهورك حتى تصبحين عجوزاً |
| Göçmen bürosunun, gelişinizi kayıt dışı tutmasının daha iyi olacağını düşündük. | Open Subtitles | لقد أعتقدنا أنه من الأفضل لك أن تدخل البلد بدون المرور خلال دائرة الهجرة |
| Mr Darcy ile karşılaşmamamın daha iyi olacağını düşündüm. | Open Subtitles | ووجدت أنه من الأفضل ألاألتقى بالسيد دارسى |
| Bence ne demek istediğinizi açıkça söylerseniz daha iyi olur, bayım. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الأفضل أن تقولو بوضوح ما تعنوه أيها المحترمون. |
| Ücra bir yerde buluşursak daha iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | إعتقدت أنه من الأفضل أن نلتقي بمكان بعيداً عن الأنظار |
| Bunu aileden birinden duymasının en iyisi olduğunu düşündük. | Open Subtitles | ظننا أنه من الأفضل لها أن تسمع الأمر من أحد أفراد العائلة |
| Fişi çekmemizin onun için en iyisi olduğunu düşündük. | Open Subtitles | قرّرنا أنه من الأفضل أن نسحب القابس وندعها ترقد بسلام |
| Buraya gelmenin en iyisi olacağını düşündüm. | Open Subtitles | اعتقدت أنه من الأفضل لو أحضر على أية حال |
| Yetişkinler böyle konuşmayı sevseler de biz çocuklar neyin daha iyi olduğunu bilirdik. | Open Subtitles | يحب الراشدون أن يقولوا كلاماً مماثلاً ولكن الأطفال يعون جيداً كنا نعلم جيداً أنه من الأفضل ألا يُمسك بك |
| Sonra bu fikri Mike ve Karen'a anlattım ve misafirlerini kağıt pikaplar yapmanın alışılmış, sıkıcı davetiyelerden çok daha iyi olacağına karar verdik. | TED | لذا شرحت هذه الفكرة لمايك وكارين، وقررنا جميعًا أنه من الأفضل أن نجعل أوراق دعوة الزوار عبارة عن مسجلات، بدلًا من الأوراق التقليدية، والدعوات المملة. |
| Onlar beraber kalan sen olsan, daha iyi olmaz mı? | Open Subtitles | الا تعتقدين أنه من الأفضل أن تبقي أنتِ مع الفتيات؟ |
| İlişkimiz güzeldi Harm. Ama artık gitsen senin için çok daha iyi olacak. | Open Subtitles | لقد كانت متعة حينها ولكن أعتقد أنه من الأفضل الآن لو أنكِ غادرتي |
| Yeterli olacağını düşünmüyor musunuz? Eğer... | Open Subtitles | ألا تظن أنه من الأفضل أن... |