Dediğim gibi Antonio, bence Peter'ın zihni dağılmış. | Open Subtitles | أقولُ لكَ يا أنطونيو، أعتقدُ أنَ عقلَ بيتَر قد ضاع |
Richard Kibler'ın Eyalet Ceza Mahkemesinde hâkim olarak görev yaptığı dönemde, üç cinayet zanlısına para karşılığında daha müsamahakâr cezalar verdiği resmi kayıtlara geçmiştir. | Open Subtitles | لقَد تَم تأكيد ذلكَ فِعلاً في السِجِّلات العامة أنَ ريتشارد كيبلَر بينما كانَ يخدمُ كقاضي في محكمة جِنايات الوِلاية أخذَ المال مُقابلَ أحكامٍ مُتساهِلَة |
Evet, seni kaybettiği için kalbi kırılmış bir sürü kadın olduğuna bahse girerim. | Open Subtitles | نعم، أُراهنُ أنَ العديد من النِساء حُطِمَ قلبهُنَّ لفِقدانِك |
Beyaz Amerika bir siyahın doğasında suç olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | تعتقدُ أمريكا البيضاء أنَ الرجُل الأسوَد مُجرِم بطبيعَتِه |
Tüm itirazlarının aptalca olması yüzünden olamaz, değil mi? | Open Subtitles | ألا يُمكنُ أن يكونَ السَبب أنَ مُعظمَ اعتراضاتِكَ غبية، صحيح؟ كلا. |
Eyaletimizdeki sorun rehber köpek sayısından daha fazla görme engelli insan olması, ve onları yetiştirebilecek insandan daha fazla da köpek var. | Open Subtitles | المُشكلَة هي أنَ في ولايتنا هُناكَ أشخاص عُميان أكثَر من عدد الكِلاب المُرشِدَة لكن هُناكَ كلاب أكثَر من عدد الأشخاص الذينَ يُدربونهُم |
Glynn'ın olanlar için hiçbir şey yapmayacağını söylemeye geldim. | Open Subtitles | لأقولَ لكَ أنَ غلين لن يُحرِكَ ساكناً بخصوص ما جرى لَك |
Bağışlayıcı ve büyük Allah'ın adıyla... şahidim ki tek bir Tanrı vardır. | Open Subtitles | بسم الله الرحمن الرحيم أشهدُ أنَ لا إلهَ إلا الله |
Adebisi bana geldi ve Wangler'ın | Open Subtitles | أتاني أديبيسي و طَلَبَ أنَ وانغلَر، الشاعِر و بيرس |
FBI'ın ne zamandan beri şaka yaptığını düşünüyorsun? | Open Subtitles | الآن، مَتى سَمِعت أنَ الإف بي أي تَمزَح؟ |
Bak, barodan kovulmuş olabilirim, ama Keller'ın söylediklerinin çarpıtılarak, sahtekârlıkla adaletin gelmeyeceğini bilecek kadar avukatım. | Open Subtitles | انظُر، ربما أكون منعتُ من المُحاماة لكن لا زالَ فيَ القليل منَ المُحامي لأعرِف أنَ العدالَة لا تتحقَّق بالخِداع |
Uydurabilirim. Kral'ın beni yarın için güvenlik sorumlusu yapmasına rağmen. | Open Subtitles | لا أستَطِيع، رُغم أنَ المَلِك جَعلَني المُوظَف المَسؤول الأعلَى لهَذا اليَوم |
Evet, ayrıca siyahların Tanrı, biz beyazların da şeytan olduğuna inanırlar. | Open Subtitles | مُستَنيرين بالمَعنى الحَقيقي للحياة نعم، كما أنهُم يُؤمِنون أنَ الرَجُل الأسوَد هوَ الرَب و أننا نَحنُ البِيض الشيطان |
Fanatikler, Tanrı'nın kendi saflarında olduğuna inanırlar. | Open Subtitles | إنهُم المُتعصبين الذينَ يعتقدونَ أنَ الرَب في صَفهِم |
Ne kadar iyi bir oyuncu olduğuna kimsenin dikkat ettiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | و لا أدري أنَ أحداً ما قد لاحظَ كَم كُنتَ تلعب جيداً |
Şimdi, ikimizde bir şeklide bu hapishaneye düştük diye aramızda bir bağ olduğuna inanmak istiyorsun. | Open Subtitles | لإبقاء أولئكَ الأطفال نفسهُم آمنين و لأننا الآن نجدُ أنفُسنا في هذا الجُحر تُريدُ أن تعتقِد أنَ بيننا رابِط |
Yaşamamız için bir neden olduğuna inanıyorum... ve gitmemiz için de. | Open Subtitles | عليَ أن أُؤمِن أنَ هُناكَ سببٌ لكوننا نحيا... و سببٌ لمُغادرتنا |
Eğer halk bu geri zekâlının normal olduğuna inanacak olursa gürültü patırtı çıkmaz. | Open Subtitles | لن يكون هُناك كُل هذا الجِدال لو ظنَ الناس أنَ ذلكَ المُتخلّف هوَ طبيعي |
Bence seni korkutan davranışlarının tamamen insanca olması. | Open Subtitles | أظنُ أنَ ما يُخيفُك هوَ أنَ أفعالَك هيَ إنسانيَة بَحتَه |
Doğum günlerimizin aynı haftada olması ve yalnızca benim için parti yapacak olmamız tuhaf, değil mi? | Open Subtitles | أليسَ هذا غريبا أنَ أعياد ميلادنا في نفس الأسبوع و نحنُ سنقومُ بحفله و هي فقط لي؟ |
Beni endişelendiren Sicilyalıların geliyor olması. | Open Subtitles | ما يٌقلقني أنَ الصِقليّين سينضمون |
Yani sence cidden milletin kendi küçük çocukları Yale'e giderken uyuşturucu almış bir çete üyesinin diploma almış olması çok mu umurlarında? | Open Subtitles | لّذا هَل تظُن بجديَة أن عامَة الناس يكتَرثونَ إذا نالَ مُدمنون زنوج شهاداتِهِم و هُم يعرفونَ أنَ أحبابَهُم الصِغار سيذهبونَ إلى جامعَة ييل؟ |