| İnsanlar, sizin burada olduğunuzu bilseler albüm satışlarına ne olur, biliyor musunuz? | Open Subtitles | أتعلمون ماذا الذّي سيحدث لمبيعات الألبوم إن عرف النّاس أنّكم هنا ؟ |
| Bir Amerikan cezaevinde olduğunuzu hatırlatırım! | Open Subtitles | أريد أن ألفت انتباهكم أنّكم في قاعة محكمة أمريكية |
| Sonra silahlara sizin götürebileceğinizi düşündük. Ki siz de götürdünüz. | Open Subtitles | توقعنا أيضاً أنّكم لربّما تقودونا للأسلحة، وهُو ما فعلتُم بالفعل. |
| Umarım siz pislikler böyle olmazsınız. | Open Subtitles | آمل أيّها الأغبياء أنّكم مُستعدون كما تظنّون. |
| Bugün öğrendiğime göre Jess'in bizim takımda oynadığından haberiniz yokmuş. | Open Subtitles | لقد اكتشفت اليوم أنّكم لم تكونوا على علم بأنّ جيس منضمّة إلى الفريق |
| hepiniz bu yolculukta yanımda olduğunuz için, ne kadar minnettar olduğumu söylemek istedim. | Open Subtitles | كلّ ما أريد قوله هو أنني ممتن للغاية أنّكم ستخوضون معي هذا الدّرب |
| Ama müşterimi gece gündüz takip ettiğinizi hepimiz biliyoruz. | Open Subtitles | ولكن جميعنا يعلم أنّكم تتعقبون موكلي نهاراً وليلاً |
| ! Yaban domuzu vuruyordum tamam mı. sizin burda olduğunuzu bilmiyordum. | Open Subtitles | إفهميني، لقد كنت أطلق النار على خنزير لم أكن أعرف أنّكم هنا |
| Demek istediğim, beraber olduğunuzu söyleyebilirdiniz. Bunu neden sakladınız ki? | Open Subtitles | أعني, كان بإمكانك إخباري أنّكم على علاقة, لم قد تخفين هذا؟ |
| ...helikopterinizi binin gidin ve bu adadan haberdar olduğunuzu unutun. | Open Subtitles | وتحلّقوا مبتعدين وتنسوا أنّكم سمعتم بهذه الجزيرة يوماً |
| siz üçünüz, neden burada olduğunuzu anlıyorum, yardım etmek istiyorsunuz ama burada asistan ben olacağım bugün. | Open Subtitles | أنتم الثلاثة أفهمُ سبب وجودكم هنا وأعلمُ أنّكم تريدون المساعدة |
| Beni görmezden gelmekle meşgul olduğunuzu biliyorum ama odamdaki minibar boş. | Open Subtitles | أعلم أنّكم مشغولون بتجاهلي لكنّ مجمدي فارغ |
| Evet, burnumu sokuyorum çünkü sonunda Hepinizin minnettar olduğunuzu biliyorum. | Open Subtitles | أجل، أنا أتدخّل، لكنّي أفعلها لأنّي أعلم في النهاية، أنّكم ممتنّون ليّ. |
| siz devamlı, aileden, sevgiden bahsediyorsunuz, ve güzel zaman geçirmekten. | Open Subtitles | أعني، أنّكم دائما تتحدثون حول العائلة والحب وقضاء الأوقات الجميلة ، حول بعضكم |
| Biliyorum siz, delirdiğimi düşünüyorsunuz, ama doğrusu, durursam çıldıracağım. | Open Subtitles | أعتقد أنّكم تعتقدون أنني مجنون لكن الحقيقة، أني سأجنّ إن توقفت |
| siz ikiniz yatağa girip aşna fişne yapmalısınız. | Open Subtitles | يقول الكتاب أنّكم عليكم الذهاب للفراش, و تلعبان قليلاً. |
| siz kazanmayı hayal etmeye devam edin. | Open Subtitles | فقط استمرّوا بتمنيةِ أنفسكم في أنّكم مرشّحون |
| Sadece siz duyabilirsiniz. | Open Subtitles | ممّا يعني أنّكم الوحيدون اللائي تستطيعون سماعه |
| Duyduğuma göre akşamleyin verimli bir görüşmeniz olmuş. | Open Subtitles | سمعت أنّكم يا رفاق كنتم في إجتماع عمل ظهر اليوم |
| Hepinizin korktuğunu biliyorum. Tamam mı? Buranın yabancısı olduğumu da biliyorum. | Open Subtitles | واسمعوا، أعلم أنّكم خائفين جميعاً، حسناً، أعلم أنّي شخص غريب عنكم. |