Çünkü bence başka bir seçeneğin olmadığını gayet açık bir dille anlattım. | Open Subtitles | إذ أظنني أوضحت جيدًا أنّك لا تملك خيارًا. |
İçine girdiğin pisliğe dair hiçbir fikrin olmadığını gösteriyor bu. | Open Subtitles | كلّ هذا يوحي لي أنّك لا تملك أيّ فكرة أين حشرت نفسك |
Onlar senin ehliyetin olmadığını biliyorlar mı? | Open Subtitles | هل يعرفون أنّك لا تملك رخصة قيادة؟ |
İkiz kardeşim yok derken yalan mı söylüyordun? | Open Subtitles | عندما قلت أنّك لا تملك أخاً تؤأماً، كنت تكذب؟ |
E'si hava frenin yok. | Open Subtitles | إذن؟ مما يعني أنّك لا تملك ضغط هوائي للمكابح |
Çünkü, Louis'in senin Harvard'ın dosya odasında bir dosya olmadığını bildiğini öğrenen kişi o. | Open Subtitles | لأنّها هي من عرف بأنّ (لويس) يعرف أنّك لا تملك ملفًّا في غرفة "هارفرد" للملّفات |
Alkol ruhsatınız olmadığını sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد أنّك لا تملك رخصة خمور. |
Bay Rand ehliyetin olmadığını biliyor mu bari? | Open Subtitles | سيّد (راند) لا يعرف أنّك لا تملك رخصة قيادة؟ |
Kolay olup olmadığını sormadım, Bay Rand bunu biliyor mu diye sordum. | Open Subtitles | لم أسأل إن كانت القيادة سهلة. سألت إن كان يعلم السيّد (راند) أنّك لا تملك رخصة قيادة. |
O zaman bunu geçen gece olduğun yeri doğrulayacak bir şahidin yok olarak kabul ediyorum. Evet, yok. | Open Subtitles | أفهم من هذا أنّك لا تملك عذر غياب في اللّيلة قبل الأمس. |
Sen de biliyorsun ki elinde herhangi bir suç delili yok. | Open Subtitles | تعرف مثلي أنّك لا تملك دليلاً على ارتكابي لجريمة |
Çünkü bana göre anne baba olmanın ne kadar zor olduğundan haberiniz bile yok. | Open Subtitles | لأنّني أعتقد أنّك لا تملك أدنى فكرة عن مدى صعوبة كونك أبًّا. |
Başka bir şüpheliniz yok herhalde. | Open Subtitles | "أعتقد حقّا أنّك لا تملك مشتبها بهم آخرين." |
Sabıka kaydın yok. | Open Subtitles | أعرف أنّك لا تملك سجلاً جنائياً. |