| Ve şimdi,sen ve annem Burada yaşarken, Ben bebekken burada neler yaşandığını bulacağım. | Open Subtitles | و الأن أكتشفت أنّك و أمي عشتم هناك عندما كنت طفلة رضيعة. |
| Ben de sen ve Felix'in aynı beden olduğunuzu sanmıştım. | Open Subtitles | وأنا ظننت أنّك و(فيليكس) قد تكونا بنفس الحجم. |
| Hey, Michael, dinle, sen ve Seth'in bu fikri birlikte bulduğunuzu gösteren birkaç kanıta ihtiyacımız var. | Open Subtitles | (مرحبايا(مايكل، اسمع، نحتاج إلى إثبات أنّك و (سيث) قد استنتجتم هذه الفكرة معاً |
| Daniel ve sen de aynısınız biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف، أنّك و(دانيال) مُتشابهان تمامًا |
| Daniel ve sen de aynısınız biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف، أنّك و(دانيال) مُتشابهان تمامًا |
| Kasabaya sizi sordum ve bazıları Camille ile ortak noktanız olabilir diye sizinle görüşmemi söyledi. | Open Subtitles | كنت أسأل في الأرجاء عنك و بعضهم أخبرني بضرورة التحدث معك و أنّك و كاميل لديكما قاسم مشترك |
| Bak, sen ve Will yakındınız... | Open Subtitles | اسمع، أعلم أنّك و (ويل) كنتما أقرب لبعضيكما لدرجة أنّك تعرفه أكثر منّي |
| Ve biliyorum sen ve Carl pek iyi anlaşamıyordunuz-- | Open Subtitles | -وأعلم أنّك و(كارل) لا تتفقان يا (جون)، لذا .. -ما علاقة ذلك بأي شئ الآن؟ |
| Ve Harris parayı almadığı için de bu işi sen ve Hunt'ın yaptığını düşünmüş. | Open Subtitles | و(هاريس) عرف بأنّه لم يأخذ المال، لذا إعتقد أنّك و(هانت) أخذتماه |
| Şüphesiz, sen ve David Estes bu bataklığın içindesiniz? | Open Subtitles | لا شك أنّك و(دايفيد إستيس) قد تحدثتم عن هذه الفوضى؟ |
| sen ve Lampard arkadaşım Toby'nin hayatını mahvetmekle kalmadınız yardım etmeye çalıştığı çocukların hayatlarını da mahvettiniz. | Open Subtitles | ليس أنّك و(لامبارد) دمّرتا حياة صديقي، لكنّكما دمرتما حياة الأطفال الذين كان يُحاول مساعدتهم. |
| Brody, sen ve Walden'in çocuklarla dolu bir medreseye hava saldırısı emri verdiğinizi biliyor. | Open Subtitles | -برودي) يعرفُ أنّك و (والدن) أمرتم بهجومٍ) على مدرسةٍ مليئة بالأطفال. - و بعد ؟ |
| Duncan, sen ve Peter bu yaz birlikte takılırsınız diye düşündüm. | Open Subtitles | (دانكن) , أعتقدُ أنّك و (بيتر) يجبُ عليكما الخروجُ سويةً هذا الصيف. |
| Grace ve ben, sürekli sen ve Lisbon'un bir araya geleceğinizi düşünürdük. | Open Subtitles | إعتقدتُ دوماً أنا و(غرايس) أنّك و(ليزبن) ستشتركان في علاقة حميميّة معاً. |
| Ve hale birbirimize aşığız,eminim sen ve Daniel'da öylesinizdir. | Open Subtitles | ولا زلنا نحب بعضنا بنفس الكيفية التي أثق أنّك و(دانييل) تحبان بعضكما بها |
| Ve hale birbirimize aşığız,eminim sen ve Daniel'da öylesinizdir. | Open Subtitles | ولا زلنا نحب بعضنا بنفس الكيفية التي أثق أنّك و(دانييل) تحبان بعضكما بها |
| Grace ve ben, sürekli sen ve Lisbon'un bir araya geleceğinizi düşünürdük. | Open Subtitles | إعتقدتُ دوماً أنا و(غرايس) أنّك و(ليزبن) ستشتركان في علاقة حميميّة معاً. |
| Daniel ve sen de aynısınız biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف، أنّك و(دانيال) مُتشابهان تمامًا |
| Duyduğum kadarıyla Elaine ve sen şehirde ev bakıyormuşsunuz. | Open Subtitles | سمعتُ أنّك و(إلين) تبحثان في المدينة. |
| Ya Elena ve sen ruh eşi değilseniz? | Open Subtitles | ماذا لو أنّك و(إيلينا) لستما توأما روح؟ |
| Oscar ile çok yakındınız, biliyorum. Benim için de çok önemli biriydi. | Open Subtitles | أعلم أنّك و(أوسكار) كنتما متقاربين، وكان يعني لي الكثير أيضاً |