Şimdi fark ettim de, bir kez bile durumunu dikkate almadım, anlamaya çalışmadım. | Open Subtitles | الآن عندما أُفَـكّر بالأمر، إنني لم أفكر أو أحاول أن أتفهم موقفها و لو لمرّة واحدة |
Ama yapabileceğim tek şey neler olduğunu anlamaya ve tercih ettiklerimi niçin ettiğimi anlamaya çalışmak. | Open Subtitles | كل ما أستطيع فعله هو أن أحاول أن أتفهم ما حدث وأسباب انتقاء الاختيارات التي انتقيتها |
Şaka yapma. Ben anlamaya çalışırken durumu küçümseme. | Open Subtitles | لا تمزحي، ولا تحقّري الأمر وأنا أحاول أن أتفهم |
Senin ona kızgın olmanı anlayabilirim ama neden senin adın geçince küplere biniyor, o? | Open Subtitles | أستطيع أن أتفهم سبب انزعاجك منه لكن على ماذا يغتاض هو منك؟ |
Bir anlık kızgınlığına geldiyse, bunu anlayabilirim. | Open Subtitles | و إن فقدتَ للحظة أعصابكِ , يمكنني أن أتفهم ذلك |
Hapisle karşılaştırılamaz, biliyorum ama... anlayabiliyorum... ve bunu seninle paylaşabilirim. | Open Subtitles | وأعلم أن هذا لا يقارن بمعاناتك فى السجن ولكن يمكنني أن أتفهم ويمكنني أن أشاركك هذا |
Bunu anlayabiliyorum. Bir çok insan için gerçekten acı olmuştu. | Open Subtitles | بوسعي أن أتفهم ذلك، كانت صدمة للكثير من الناس |
Ben sadece anlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول فحسب أن أتفهم |
Tam anlamaya başlamıştım şimdi de Grace Cutler ile ilgili mi diyorsun? | Open Subtitles | وبعد أن أتفهم الموقف تبدأ بالتحقيق بأمر جريس كاتلر) ؟ ) |
Seni anlamaya çalışırdım. | Open Subtitles | كنت حاولت أن أتفهم |
Bir kapanmamış klipsi anlayabilirim belki, ama üç tane olursa? | Open Subtitles | يمكن أن أتفهم أن واحد لم تغلق بشكل جيد ، ربما ولكن الثلاثة كلها ؟ |
anlayabilirim. | Open Subtitles | علي أن تخبرني ببساطة وسأحاول أن أتفهم |
Bunu anlayabiliyorum. Bir çok insan için gerçekten acı olmuştu. | Open Subtitles | بوسعي أن أتفهم ذلك، كانت صدمة للكثير من الناس |
Endişenizi ve korkularınızı anlayabiliyorum. | Open Subtitles | . أستطيع أن أتفهم أنك مهتمة به وخائفة عليه |