Evet, ama ben ona resmi bir rapor veremeden öldü. | Open Subtitles | نعم، لكنها توفيت قبل أن أتمكن من إعطائها تقريرا رسميا |
Evime gidebilmek için onu almalıyım. ben.. | Open Subtitles | حسنا، أنا بحاجة للحصول عليه قبل أن أتمكن من العودة إلى ديارهم، ترى؟ سوف يكون لي أن ساعي البريد سخيف لتناول طعام الغداء. |
İhtişamını anlamama yardım etti... şimdi ben de ona hizmet etmek istiyorum. | Open Subtitles | وقد ساعدني في أن أتمكن من فهم عظمته وأنا الآن أرغب في أن أخدمه |
Sizi alabilmek için her şeyin daha zorlaşmamasını ummak zorunda kaldım. | Open Subtitles | كان على أن أدور حول المكان متمنيأ أن أتمكن من رفعكما |
Ergenliğe girmeden onu göreceğim için mutluyum bilirsin, şu sakarlıklar ve yalpalamalar. | Open Subtitles | يسعدني أن أتمكن من رؤيته قبل أن يبلغ الرشد ويصبح صعباً ومتقلباً. |
Ama sen daha birinci yaş gününü bile kutlayamadan ben hapse girdim... | Open Subtitles | لكن حتى قبل أن أتمكن من أن نحتفل بعيد ميلادك الأول كان لا بد أن أدخل السجن |
Her şey bir anda oldu, ben bir şey yapamadan önce vurulmuştu. | Open Subtitles | لقد حدث كل شيء بسرعة، لقد أصيب قبل أن أتمكن من فعل أي شيء |
Metalboruileadamlarımdan birinin kafasını kırdı ve ben onu vuramadan servis kapağından kaçtı. | Open Subtitles | ضرب أحد رجالي بقضيب معدني على رأسه واختفى أسفل ممرات الخدمة قبل أن أتمكن من أن أطلق علية لا شيء يدل على مكانه الآن |
Eminim vardır. Ve umarım ben bazılarını cevaplayabilirim. | Open Subtitles | متأكد من ذلك, و آمل أن أتمكن من الإجابة على بعضها |
Sızlanmalarını durdurması ve ayrılması için ona ödeme yapmayı planlıyordum ama o ben bunu yapamadan, kendisi ayrıldı. | Open Subtitles | لقد كنت أخطط للدفع لها مقابل أن تتوقف عن البكاء وتذهب بعيداً لكنها ذهبت قبل أن أتمكن من فعل ذلك |
Çok hızlı bir şekilde yaklaştım, görüldükten sonra dikkatim dağıldı ve ben O'nun resmini çekemeden O benim resmimi çekti. | Open Subtitles | أنا اقترب بسرعة كبيرة جدا و قد رآنى الخصم و تشتت إنتباهى و قد إلتقطت صورتى قبل أن أتمكن من إلتقاط صورة لها |
ben tıkayana kadar, yaklaşık 2 dakika sızdı. Silahın reaksiyonu değil. | Open Subtitles | ولقد خُرقت لدقيقتين قبل أن أتمكن من عزلها |
Orospu çocuğu ben yürümeye başlamadan terketmiş şehri. | Open Subtitles | ابن اللعينة تركني قبل حتى أن أتمكن من المشي |
ben olanları temizleyemeden, ...herşey kontrolden çıktı. | Open Subtitles | وقبل أن أتمكن من إصلاح ما فعلته خرجت الأمور عن السيطرة |
Bunun için üzüldüm ama babamın telefonu üst katta ve üst kata çıkıp o telefonu açmak için önümde birkaç hafta daha var. | Open Subtitles | أنا آسفه هاتف والدي في الطابق العلوي سيكون هناك بضعة أسابيع أخرى قبل أن أتمكن من المشي إلى الطابق العلوي للرد على ذلك |
Aslında bu herkesin onlar için dilemesini istediğim bir şey, ve inşallah hepiniz hakikaten bu fikrime katılırsınız. | TED | وهذه أمنيتي التي أكشفها هنا أمام الجميع، وآمل بالفعل، أن أتمكن من جعلكم تنخرطون في تحقيق هذه الفكرة. |
Bunun için çok pahalı bir kurtarma operasyonu başlatmak ve yeniden okyanusa çıkabilmek için bir dokuz ay daha beklemek zorunda kaldım. | TED | و لذلك إضطررت أن أقوم بعملية إنقاذ مكلفة للغاية بالإضافة للإنتظار لتسعة أشهر قبل أن أتمكن مجدداً من الخروج إلى المحيط |
Seninle çalışacağım için çok mutluyum... umarım sana yardımım dokunur. | Open Subtitles | يسعدني جداً العمل معك وآمل أن أتمكن من مساعدتك |
Bir doz daha alabilmek için gerekirse duvara yumruk atabilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أتمكن من ضربها بالحائط إن احتجت الحصول على جرعة أخرى |
Bir ay sonra adımı yazabilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أتمكن من كتابة اسمي بحلول نهاية الشهر |