Bayım, lütfen oraya gitmeden önce izin verin açıklayayım. | Open Subtitles | سيدى, أرجوك, قبل أن تدخل إلى هناك أنا فقط أريد أن أشرح لك |
Genelevde kapalı bir kapının anlamını açıklayayım mı, kardeşim? | Open Subtitles | هل يجب أن أشرح لك المعنى من باب مغلق -في بيت دعارة يا أخي ؟ |
Unutturma da sana doğru olanı yapmak ne demek olduğunu açıklayayım. | Open Subtitles | أوه - ذكرني - في المرة القادمة أن أشرح لك ما معنى أن تأخذ الطريق السريع |
Eğer beni dinlersen, sana bunu Açıklayabilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أشرح لك ذلك إذا أستمعتِ لى فقط |
Söz verdim biliyorum. Öyle, öyle üzgünüm ki. Açıklayabilirim. | Open Subtitles | أعلم ذلك، أنا في غاية الأسف يمكنني أن أشرح لك |
açıklayayım. | Open Subtitles | اسمح لي أن أشرح لك. |
Sana bir şey açıklayayım. | Open Subtitles | - الأكل. اسمحوا لي أن أشرح لك شيئا. |
Bırak da açıklayayım. | Open Subtitles | اسمحوا لي أن أشرح لك. |
Bak, sana şöyle açıklayayım. | Open Subtitles | اسمح لي أن أشرح لك شيئا |
Sana şunu açıklayayım. | Open Subtitles | - اسمح لي أن أشرح لك شيئا. |
- İzin ver açıklayayım. | Open Subtitles | -أحاول أن أشرح لك |
açıklayayım o zaman | Open Subtitles | -اسمح لي أن أشرح لك |
Jake, izin ver açıklayayım.. | Open Subtitles | (جيك) فقط اسمح لي أن أشرح لك. |
açıklayayım. | Open Subtitles | -حسناً، اسمح لي أن أشرح لك . |
Bak, muhtemelen kızgınsın biliyorum ama Açıklayabilirim. | Open Subtitles | الآن ، انظر ، أنا أعلم انك ربما تكون مستاءآ ولكن أستطيع أن أشرح لك |
Sahip olduğunuzu sandığınız her bir delili Açıklayabilirim. | Open Subtitles | بوسعي أن أشرح لك كُل قطعة من الدليل التي تلمكها. |
Bu düşündüğün şey değil. Açıklayabilirim. | Open Subtitles | الأمر ليس كما تعتقد بأمكانى أن أشرح لك |
Eee, eğer görüşebilirsek, size neden bu filmi şehirde benden daha iyi yönetebilecek nitelikte bir yönetmen olmadığını Açıklayabilirim. | Open Subtitles | حسناً، إذا إجتمعنا ...سأستطيع أن أشرح لك السبب أني أنسب الناس لإخراجه أكثر من أي شخص آخر في هذه البلدة |
Bak, Açıklayabilirim. Üzgünüm. | Open Subtitles | أنظر أستطيع أن أشرح لك أنا أسفة. |