Ne yazık ki, işlerin iyiye gitmeden önce daha da kötüye gidebileceğinden korkuyorum. | Open Subtitles | لسوء الحظ, أخشى أن الأشياء ربما تصبح أسوء قبل أن تتحسن |
İyiye gitmeden işlerin kötüleşeceğine dair içimde bir his var. | Open Subtitles | لدي شعور بأن الأمور ستزيد سوءً قبل أن تتحسن |
Sana burada rica ettim çünkü aramızın daha iyi olmasını istiyorum. | Open Subtitles | لقد دعوتك إلى هنا لأني أريد لعلاقتنا أن تتحسن |
Senin yardımını istemiyorlar. Hiçbir şeyin daha iyi olmasını istemiyorlar. | Open Subtitles | لا يريدون مساعدتك لا يريدونها أن تتحسن |
Evet de iyiye gitmesi gerekirken kötüye gitti. | Open Subtitles | لكن بعدها يفترض أن تتحسن حالته، لكنها تسوء. |
Bu suçla mücadele işinde daha iyi olmak istiyorsan çatılara çarparak inmene ve yangın merdivenini ıskalamana... | Open Subtitles | إن أردت أن تتحسن في محاربة الجرائم فيجب أن تحترس من الهبوط الخاطئ على الأسطح |
Önemli olan tek şey iyileşmen ve bu durumu atlatman. | Open Subtitles | أقصد , كل ما يهم الآن هو أن تتحسن و تتخطى هذا |
Herkes için her şey iyi olur. | Open Subtitles | "أتمنى أن تتحسن أوضاع الجميع" |
İyileşmelisin. İyileşmelisin ki sen de eve dönebilesin. | Open Subtitles | ينبغي بك أن تتحسن حتى يتسنى لك العودة للمنزل |
Belki de yaşlanıyorumdur. Sen iyileşene kadar burada kalacağım. | Open Subtitles | ربما تقدم بي العمر، ولكني سأبقى إلى أن تتحسن |
Biz durumlarının kötüye gitmesini değil aksine iyiye gitmesini istiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نريد أن نصفي الحسابات نريد أن تتحسن الأشياء |
İşler iyiye gitmeden önce kötüye gidecek. | Open Subtitles | الأمور ستسوأ أكثر قبل أن تتحسن |
İşler iyiye gitmeden önce kötüye gidecek. | Open Subtitles | الأمور ستسوأ أكثر قبل أن تتحسن |
İyiye gitmeden önce, iyice kan revan olacak. | Open Subtitles | ستصبح الأمور لعينة أكثر قبل أن تتحسن |
Sadece herkesin daha iyi olmasını istiyorum. | Open Subtitles | إنما أريد حال الجميع أن تتحسن. |
Eee, bu akşamın daha iyi olmasını umalım. | Open Subtitles | لنأمل أن تتحسن هذه الليله |
- Sadece onun daha iyi olmasını istiyorum. | Open Subtitles | كل ما أريده أو أن تتحسن حالها |
İşlerin iyiye gitmesi gerekiyor. | Open Subtitles | يُفترض أن تتحسن الأمور. |
Hayır bitir onu Hadi ama iyi olmak istiyor muyuz? | Open Subtitles | هيا... لا.. اجهز على هذا هيا نريدك أن تتحسن |
Senin için tek istediğim iyileşmen ve ihtiyacın olan yardımı edinmen. | Open Subtitles | كل ما أريده من أجلك أن تتحسن إلى الأفضل وأن تحصل على المساعدة التي تحتاجها |
Herkes için her şey iyi olur. | Open Subtitles | "أتمنى أن تتحسن أوضاع الجميع" |
İlk olarak iyileşmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تتحسن حالتك أولًا |
İyileşene kadar kendini annesinin evine atacak. | Open Subtitles | ستبيت في منزل والدتها إلى أن تتحسن صحتها |
Diğer bir seçenek de, orada öylece oturup umutsuzca, durumun daha iyiye gitmesini beklemekti. | Open Subtitles | الخيار الأخر هو فقط بالجلوس هناك عن عدم رؤية أتمنى بطريقة ما أن تتحسن |