Biliyor musun sana ekmek vermem için benim için bir şey yapmalısın. | Open Subtitles | تعرف ..قبل أن أعطيك بعض الخبز يجب أن تفعل بعض الأشياء لأجلي.. |
Bunlardan öğren. 10 tanesi ise tabiat tarafından gelir, Sen hiç bir şey yapamazsın. | TED | فتعلم منها. و أما الـ 10 فهي مقدرة ولا تستطيع أن تفعل أي شيء حيالها. |
Her şeyi yapabilirsin ama 10 dakika sonra en ufak bir fikrin olmaz. | Open Subtitles | يمكنك أن تفعل أي شيء وبعد 10 دقائق لن يكون لديك أدنى فكرة |
Ona hakim olmak çok zordur. Onunla bir şey yapmaya kalkıştınız mı? | Open Subtitles | من الصعب جدا التعامل معها هل حاولت أن تفعل أي شيء معها؟ |
Ve bazen bu şekilde hızlıca bir şeyler yapmak isteyebilirsiniz. | TED | و هناك أوقات ربما تريد فيها أن تفعل شيئا بسرعة |
Birşey yapılmasını istiyorsan, kendin yapacaksın. | Open Subtitles | إذا أردت أن تفعل شيئاً, فالأفضل أن تفعله بنفسك. |
O zaman bir şekil değiştiriciyi ayırabildiyse bunu bir daha yapabilir. | Open Subtitles | بما أنّها سبق وأن تعرفت عليه، فقد تستطيع أن تفعل مجدداً. |
Anne, büyükannemin her zaman her şeyi kendi yöntemiyle yapmayı sevdiğini bilirsin. | Open Subtitles | أمّاه, تعرفين أن جدّتي لطالما فضّلت أن تفعل الأشياء بطريقتها الخاصّة. أعرف. |
Güvenilir bir müşteri listesi yapmanı istiyorum, telefon kayıtları ve finansallar. | Open Subtitles | أوتعلم، تريد أن تفعل قائمة بالعملاء السريين، وسجلاّت الهاتف، والحسابات الماليّة |
Bu dövüşü kazanman için tek şansın şu, ne söylüyorsam onu yapmalısın. | Open Subtitles | إن كنت تريد أن تفوز فعليك أن تفعل ما أقوله لك الآن |
Abd ofisine transfer olmak için bundan daha iyisini yapmalısın. | Open Subtitles | عليّك أن تفعل أفضل من هذا التحويل إلى المكتب الأمريكي. |
Ama böyle gidemezsin, hiçbir şey anlamadın, gitme, hayır bunu bana yapamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك الرحيل هكذا إنك لا تفهم .. لا تذهب. لا يمكنك أن تفعل هذا. |
Bu, provokasyon içindeki bir çıkıntı. Ona karşı, bir şey yapamazsın. | Open Subtitles | ذلك الشيء المتعلق بالاستفزاز لا يمكنك أن تفعل شيء حياله |
pekala,ne istersen onu yapabilirsin sizleri kutsaması için tanrıya dua edeceğiz | Open Subtitles | حسنا ، تستطيع أن تفعل ما هو مناسب سنصلي لله ليبارككما |
Bak, bana istediğin her şeyi yapabilirsin, sana hiçbir şey söylemeyeceğim. | Open Subtitles | انظر, يمكنك أن تفعل بى ما تشاء لن أخبرك بأى شىء |
Yarın gelip asıl yapman gereken işi yapmaya devam et. | Open Subtitles | عد غدا إلى عملك الذي كان من المفترض أن تفعل. |
Yola çıktık ve arabalarımızla biraz daha yol testi yapmaya karar verdik. | Open Subtitles | نحن ثم انطلقوا وقررت أن تفعل شيئا أكثر من اختبار الطريق سياراتنا. |
yapmak zorunda değilsin. Sen bana sadece biraz numune ver. | Open Subtitles | ليس عليك أن تفعل أى شىء فقط أحضر لى عينة |
Her ne yaptıysan önümüzdeki ay tekrar yapacaksın. | Open Subtitles | سيكون لديك فقط أن تفعل كله الشيء اللعين خلال شهر وأخرى في المرة القادمة. |
ve işletmeler bunu, o iş yerindeyken yapabilir. | TED | بإمكان الشركات أن تفعل ذلك بينما هو في عمله. |
Senin ve benim gibi yaşlı köpekler, değişik işler yapmayı öğrenmek zorunda kalacağız. | Open Subtitles | قديم الكلاب مثلك وأنا ستعمل يجب أن تعلم أن تفعل الأشياء بشكل مختلف. |
Ama sonuçta hepimiz karar verdik ki bunu yapmanı istiyoruz. | Open Subtitles | لكن فى النهاية ،وافقنا جميعاً أننا نريدكَ أن تفعل هذا. |
Bir polis bir meslektaşına, hiç böyle bir şey yapar mı? | Open Subtitles | واحد شرطي إلى آخر، وأود أن تفعل شيئا من هذا القبيل؟ |
Bana bir iyilik yap, Bloom. Ondalıklarla oyna. Bunu yapabilirsin. | Open Subtitles | تجاوز بضعة فواصل عشرية يمكنك أن تفعل ذلك، فأنت محاسب |
Arkandayız. Sadece geri dönüşü olmayan bir şey yapma diye. | Open Subtitles | نحن نساندك لكن لا نود أن تفعل شيئاً تندم عليه |
Veri analizleri ile ne yapacağını sana Sen daha yapmadan söyleyebilirim. | TED | أستطيع التنبؤ بما ستفعله بتحليل البيانات حتى قبل أن تفعل ذلك. |
Balık kargaya bir şey yapamaz." | TED | السمكة لا يمكنها أن تفعل شيئاً بالغراب. |