Yerel olarak çalışmalıyız ama aynı zamanda okyanus havzası genişliğinde de çalışmalıyız. | TED | . نحتاج لأن نعمل محلياً لكننا نحتاج أيضاً أن نعمل على عرض المحيط |
Bölgesel düzeydeki hükümetin kuruluşları ile çalışmalıyız. | TED | علينا أن نعمل مع الحكومات على مستوى إقليمي. |
NSA'nın dediği şu: Sistemlerinizin güvenliği için birlikte çalışmalıyız ama aslında bu bir kötü tavsiye veriyor çünkü şirketlerin güvenliği azalıyor. | TED | يقولون نريد أن نعمل معكم كي نؤمن أنظمتكم لكن الحقيقة أنهم يعطون نصيحة لهذه الشركات والتي توهن من أمن خدماتهم. |
Doğu Avrupa. Orada yıllarca çalışabiliriz. | Open Subtitles | أوروبا الشرقية يمكننا أن نعمل هناك لسنوات |
biz şimdi yarım saat boyunca ne yapacağız? | Open Subtitles | أنها الواحدة والنصف ماذا يجب أن نعمل للنصف الساعة المتبقية الأن؟ |
Yani beni araştırmaya sevk eden soru şuydu, eğer 100,000 kişiyle bir adamı Ay'a gönderebiliyorsak, 100 milyon kişiyle ne yapabiliriz? | TED | اذاً السؤال الذي يحفز بحثي هو, اذا كنا نستطيع وضع انسان على القمر بواسطة 100,000 ماذا يمكننا أن نعمل بواسطة 100 مليون |
Ve bu nedenle hepimiz bu hikâyeyi bitirmek için çalışmalıyız. | TED | ولأن علينا جميعا أن نعمل لإنهاء هذه القصة. |
Bu toplumlarda yaşayan insanlarla beraber çalışmalıyız ve onlara sorunlarını çözmek için ihtiyaçları olan araçları ve kaynakları vermeliyiz. Bunu yapmanın en iyi yolu budur. | TED | علينا أن نعمل مع الناس في هذه المجتمعات, وأن نعطيهم المصادر والأدوات التي يحتاجونها ليحلوا مشاكلهم الخاصة. |
Birlikte çalışmalıyız, küresel ısınmayı, okyanus asitleşmesini yavaşlatmalı ve bizim ve gelecek olan nesiller için temiz bir okyanus ve gezegen olarak devam ettirmeliyiz. | TED | نريد أن نعمل سوياَ، لنبطئ من الأحتباس الحرارى نبطئ من عملية تحمض المحيطات ونساعد فى الحفاظ على محيط صحى وكوكب صحى لجيلنا وللأجيال القادمة. |
İklim değişikliğine karşı ayakta durabilmek için birlikte çalışmalıyız. | TED | لمواجهة تغير المناخ ، يجب أن نعمل معًا. |
35 bölgemiz, 15 tane emtiamız var, bu emtiaların üretilme yöntemlerinin değişmesi için kimlerle çalışmalıyız? | TED | إذن لدينا 35 مكانا، و 15 سلعة تشكل أولوية، مع من علينا أن نعمل لنغير الطريقة التي تنتج بها هذه السلع؟ |
Bunun yerine sıradan insanları demokratik yaşamın merkezine koymaya çalışmalıyız. | TED | علينا بدلًا من ذلك أن نعمل على وضع الناس العاديين في مركز الحياة الديمقراطية. |
Üzerinde çalışabiliriz, küçük dokunuşlarla, seni rahat ettirmek için... | Open Subtitles | يمكننا أن نعمل عليها ، و لمسة هنا أو هناك يمكن أن تتغير لنتأكد من أنك |
Buraya yapmak için geldiğimiz şeyi yapacağız ve geri döneceğiz. | Open Subtitles | أعتقد أننا يجب أن نعمل الذي جئنا من أجله نربطها ومن ثم نسحبها |
Ve bunu düzeltmek için her türlü şeyi yapabiliriz ama eninde sonunda asıl düzeltmemiz gereken şey kendimiziz. | TED | ونستطيع أن نعمل جميع الأشياء لاصلاحها ولكن في التحليل الأخير الاشياء التي نحتاج لاصلاحها حقا هي انفسنا |
Tıpkı kardeşini öldüren adamla çalışmak zorunda olman gibi mi? | Open Subtitles | مثل يجب أن نعمل كعملك مع الرجل الذي قتل أخاك؟ |
İnsanlar olarak bizim, suyla doğuştan bir bağımız var ancak zamanla bu bağı kaybettik ve şimdi iyileştirmek için çalışmamız gerek. | TED | إذن وُلدنا كبشر بعلاقة ميلادية مع الماء، لكن بمكان ما في الطريق نفقد تلك العلاقة، وعلينا أن نعمل لاسترجاعها. |
Doğrusu şu ki gerçekten akıllı bir adam ile bu işi başarabiliriz | Open Subtitles | الحقيقة أننا يمكننا أن نعمل مع رجل ذكي حقيقي فى فريقنا للمساعدة على معركتنا |
Bana kalırsa birlikte çalışıp halatları birlikte onarmalıyız... hem görev paylaşımı olur. | Open Subtitles | حسناً ، فكرتي هي أن نعمل معاً ونصلح الحبال معاً ونتقاسم الواجبات |
Rüzgar enerjisine karşı değilim ama hükümetlerle birlikte çalışmaya ihtiyacımız var. Çünkü bu türbinler akbabaların sayısının yarıya düşmesine neden olacak. | TED | لست ضد طاقة الرياح، ولكن علينا أن نعمل مع الحكومات، لأن توربينة الرياح تفعل هذا الأمر بالطيور، قتقسمها نصفين. |
Eğer kahraman olmaya çalışmayı bırakıp benim tarafımda olmaya karar verirsen, belki üşümene bir çare bulabiliriz. | Open Subtitles | إذا أنت تتوقف عن المحاولة لكي يكون بطل ويقرر لكي يكون على جانبي، لربما نحن يمكن أن نعمل شيء حول برودة الوجود. |
Elimizden geleni yapmalıyız, ve benim elimden gelen tek şey bu kitabı bastırmak. | Open Subtitles | يجب أن نعمل كل ما بوسعنا وهذا الكتاب هو كل ما بوسعي عمله |
15 saat aralıksız inek gibi çalışamayız. | Open Subtitles | نحن لا يمكن أن نعمل لمدة 15 ساعة متواصلة. |
benzin almak istemiyoruz, yeşille ilgili birşey yapmak istiyoruz. | TED | لا نريد أن نبتاع النفط نريد أن نعمل أشياء صديقة للبيئة |
Ne yapmaya geldiysek onu yapalım. Onu bağlayıp çekelim. | Open Subtitles | أعتقد نحن يجب أن نعمل للذى جئنا الية لنعمل. |
Bak, eğer beraber çalışmak zorundaysak çalışalım. | Open Subtitles | النظرة، إذا نحن يجب أن نعمل سوية، دعنا نعمل سوية. نحن ما عندنا للعمل سوية. |