Abby, bütün akşam burada durup dedikodu yapamayız. | Open Subtitles | . آبى ، لا يجب أن نقف هنا نثرثر طيلة الليل |
Burada durup ölmesini seyredemeyiz. 27 dakika daha hakkı var. | Open Subtitles | لا يمكن أن نقف هنا ساكنين ريثما يموت، من حقه الـ27 دقيقة القادمة |
Burada öylece durup hakkımızın suistimal edilmesini bekleyemeyiz. | Open Subtitles | لسنا مضطرين أن نقف هنا و نتلقى الإهانات من غبي فظ |
Birlikte durmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نقف إلى جانب بعضنا البعض |
- Larry'nin arkasında durmalıyız. | Open Subtitles | هذا هو الوقت الذي يجب أن نقف فيه مع (لاري) |
Lider dostlarımı yan yana durmaya ve sesli, net, gür bir tonla konuşmaya çağırıyorum. | Open Subtitles | وأناشد اخواني القادة أن نقف معًا وأن نتحدث بصوتٍ واحد عالٍ وواضح وقوي |
- Onun yanında olmamız gerekiyor ve Gezgin'le yüzleşmesine yardım etmeliyiz. | Open Subtitles | -يجب أن نقف إلى جانبها ونساعدها في مواجهة هذا المتجول |
Sadece burada durup birbirimize ve sizlere yalan söyleyemiyoruz. | Open Subtitles | لكننا لا نستطيع أن نقف هنا ونكذب على بعضنا وعلى أنفسنا |
Öylece durup vatandaşlarımızın katledilmesine izin veremeyiz. | Open Subtitles | لا يُمكننا أن نقف مكتوفي الأيدي ومواطنينا يُذبَحون. |
Bu, burada öylece durup onlarla gitmene izin vereceğimiz anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | هذا لا يعني أن نقف مكتوفي الأيدي وندعك تأخذ الأطفال |
Yanında durup onu desteklemeli ve bu girişimin başarılı olması için dua etmeliyiz. | Open Subtitles | علينا جميعًا أن نقف بجواره وندعوا الرب ان ينجح في هذه المجازفة. |
Bak, burada durup tüm gün geçmiş hakkında tartışabiliriz ama Avatar'ın buraya gelme sebebi bu değil. | Open Subtitles | انظروا، يمكننا أن نقف هنا و نكمل الجدل حول الماضي كل يوم، ولكن هذا ليس السبب جاءت الأفاتار الى هنا. |
Öylece durup olacakları da bekleyemeyiz. | Open Subtitles | حسناً لا يمكننا أن نقف وننتظر ما ستؤول إليه الأحداث. |
Burada durup birbirimize nasıl göründüğümüzden mi bahsedeceğiz, yoksa kahve içmeye gidelim de bana neden mesaj attığını açıklar mısın? | Open Subtitles | هل علينا أن نقف هنا فقط لنخبر بعضنا البعض كيف نبدو، أو أن علينا أن ندخل إلى المقهى وتشرح لي لماذا أرسلتَ لي رسالة؟ |
Arkada sessizce durup sigara içmeyecektik. | Open Subtitles | بشرط أن نقف في الخلف دون تدخين |
Kıpırdamadan durmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نقف ثابتين |
Hepimiz birlikte durmalıyız | Open Subtitles | .. يجب أن نقف جميعاً سوياً |
Birlikte durmalıyız. Celia'yı destekledim, Claire Teksas'ta onun çok işine yarar. | Open Subtitles | اسمعيني، علينا أن نقف سوياً (الآن، لقد دعمت (سيليا |
Lider dostlarımı yan yana durmaya ve sesli, net, gür bir tonla konuşmaya çağırıyorum. | Open Subtitles | "أناشد إخوتي القادة أن نقف معًا" "وأن نتحدث بصوت واحد، عالٍ وواضح وقوي" |
Ve onun yanında olmamız gerek. | Open Subtitles | ويجب علينا أن نقف معه |