Şöyle ki,herkesin şefkati,girişime... ...dönüştürmedeki,kritik önemi... ...anlamasını istiyorum. | TED | لذلك أريد أن يفهم الجميع أهمية حساسة لتحويل الصدقة الى مؤسسة. |
Benim için çok önemli olan birinin bunu anlamasını istedim. | Open Subtitles | أردت شخصًا كان قريباً جداً مني أن يفهم الأمر |
Sorunu anlamak istediği tarz da eşitsizlik sorununa yaklaşmayı tercih ettiği tarz da benimkinden farklıydı. | TED | الطريقة التي أراد بها أن يفهم المشكلة، الطريقة التي أراد بها أن يتعامل مع مشكلة عدم المساوة كانت أيضاً مختلفة عني. |
Tek başına uyanıp, neler olduğunu anlamaya çalışmasına izin vereceğiz yani? | Open Subtitles | فقط سنجعله يسيتقظ لوحده ويحاول أن يفهم كل ما حدث لوحده؟ |
Tahmin edebileceğiniz gibi, dediklerimden kimse birşey anlayamaz, ve bu da beni çok rahatsız ediyor. | TED | لا أحد يستطيع أن يفهم شئياً مما أقول،وهوما يحبطني للغايه. كما يمكن أن تتخيلوا |
Ve şirketin gıcırdayan tekerlekleri niçin susturmak istediğini herhangi biri anlayabilir. | TED | ويستطيع الواحد منا أن يفهم لماذا قد ترغب الشركة في إسكات عجلة صارخة. |
Baktığı şeyi gerçekten anlayabilecek bir yapay zekâ tasarlamanın neden çok zor olduğunu görüyorsunuz. | TED | هكذا أنتم تفهمون سبب صعوبة تصميم ذكاء اصطناعي يستطيع أن يفهم فعلياً ما الذي ينظر اليه. |
Seni Ulusal Burs Programımız dahilinde... işe aldığımızı anlamasını sağlamalıyız. | Open Subtitles | نريده أن يفهم أننا أدخلناك الشركة عن طريق برنامج منحتنا القومي |
Beyler, bu teröristin bulunmasını ve onun, terörün gerçekte ne olduğunu anlamasını istiyorum. | Open Subtitles | أيها السادة أريد أن يتم العثور على هذا الإرهابي و أريد أن يفهم ماذا يعنيه الإرهاب حقاً |
Kaosa ne kadar yakın olduğumuzu her erkeğin, kadının ve çocuğun anlamasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد من كل رجل و امرأة و طفل أن يفهم مدى اقترابنا من الفوضى |
Six Sigma yöneticinin denetlediği işin her alanını anlamasını öğütler. | Open Subtitles | السيجما الستة تقول: أن على المدير أن يفهم كل سمة من العمل، هو أو هي تشرف عليها |
Sadece ana fikri anlamasını istedim. Saldırılara karşı ne kadar savunmasız olduğunu göstermek. | Open Subtitles | أردت له فقط أن يفهم الفكرة أريه كم هو متعرض |
Geç saatlere kadar kalır onlarla konuşurdu hastalığı deneyimlemenin ne demek olduğunu anlamak için. Sadece teknik ayrıntılarıyla değil. | TED | يبقي متأخرا يتحدث معهم، محاولا أن يفهم تجربة المرض وليست فقط الأمور التقنية. |
ASiri inanç ve imanin çok erken benimsendigini anlamak için yetiSkinlerin hayatini incelemek yeterlidir. | Open Subtitles | عنطريقالإعتمادالسابقلأوانهللمذهبوالعقيدةالمتطرفة، فمن المعروف جيداً أن يفهم ذلك ويلقي نظرة إلىالحياةوواجباتالبالغين، |
Sağır bi piç için karmaşık bi şarkıyı anlamak hiçte fena sayılmaz. | Open Subtitles | بالنسبه لغبي وأحمق, أن يفهم تعقيد الأغنية, ليس سيئاً كثيراً |
Her dil sadece birbirini anlamaya karar vermiş bir grup insan bütünüdür. | TED | كل لغة ليست إلا مجموعة من الأفراد اتفقوا على أن يفهم كل منهم الآخر. |
Bir matematikçi olan Joseph, bunun nedenini anlamaya çalıştı. | TED | بصفته متخصصًا بالرياضيات، أراد أن يفهم السبب. |
Ne istediğimi anlamaya çalışıyor, bunun yerine içgüdülerine güvenmeli. | Open Subtitles | هو يحاول أن يفهم ما أريد دون الثقة في موهبته |
Kimse o virüsü ondan daha iyi anlayamaz. | Open Subtitles | لا أحد يستطيع أن يفهم حول هذا الفيروس أفضل مما يفعل |
Kimse yaşamadan kütüphanenin geleneklerini anlayamaz. | Open Subtitles | لا أحد يستطيع أن يفهم أسرار المكتبة ما لم يمر بالتجربة |
Öncelikle, bu işi seviyorum, sonra, bir aktör bir karakterin zihnine... girebilir ve onu daha çok anlayabilir. | Open Subtitles | أولاً, لأني أحبها و أعتقد بأن الممثل يمكنه أن يفهم طريقة تفكير الشخصية و يُحسن من نفسه |
Saçma bir batıl inanç tabiki, ama belki birileri amaçlarını anlayabilir. | Open Subtitles | بالطبول المصنوعة من جلده.. بالطبع, إنها خرافات وخزعبلات لكن, الشخص يمكن أن يفهم وجهة نظرهم |
Yardıma ihtiyacımız var. Neler olup bittiğini anlayabilecek biri gerek. | Open Subtitles | نحتاج مساعدة ، نحتاج الشخص الوحيد الذى يمكن أن يفهم ماذا حدث |
Davanız için katilinki gibi yanıltıcı düşünceleri anlayabilecek biri lazım. | Open Subtitles | الآن،قضيّتك ستتطلّب شخصاً قادراً أن يفهم عقليّة القاتل المُلتويّة.. |