| Burada oturup ölmemi beklemekten daha önemli işlerin var. Git. | Open Subtitles | لديك أعمال أهمّ من الجلوس هنا بانتظار موتي |
| Ama hayatta, işten daha önemli şeylerin de olduğunu gösterdiğin için sana teşekkür ederim. | Open Subtitles | ولكنشكراًلكِلأنكِأريتني.. أن هناك أشياء في الحياة أهمّ من العمل |
| - Görüyorum ama bu ondan daha önemli. | Open Subtitles | لكن هذا أهمّ من عمل اللافتة تعلم كيف ، مثل في حفلات الزفاف |
| Ondan ve bu Allah'ın belası dünyadaki her şeyden daha önemli olan şey bana bir asistan mı bulmak. | Open Subtitles | أهمّ من ذلك، وأهمّ من أي شيء آخر في هذا العالُم الكئيب مهمتكم إيجـاد مساعدٍ لي |
| "Hayatta bazı şeyler paradan daha önemlidir" ne oldu? | Open Subtitles | حسنٌ, مالذي حدث لـ هنالكَ بعض الأمورِ بالحياةِ أهمّ" من المال"؟ |
| Olayı abartıyorsun. O gruptaki herkes, senin sıkı çalışmanın onun kurabiyelerinden daha önemli olduğunu biliyor. | Open Subtitles | يا عزيزتي، أنتِ تضخّمين الأمر الجميع يعرف أنّ عملك الشاقّ أهمّ من كعكها. |
| Halkımızın kurtuluşundan daha önemli bir şey yok ve başladığımız işi bitirecek en iyi kişi de sensin. | Open Subtitles | لا أهمّ من نجاةِ قومنا و أنتِ أفضلُ فرصةٍ لنا لتُنهي ما بدأناه عمّ تتحدّث؟ |
| - Bundan daha önemli ne olabilir? | Open Subtitles | أنا في طريقي للقبض على إرهابي. مالّذي يمكن أن يكون أهمّ من ذلك ؟ |
| Seninle konuşmak istediğim daha önemli bir mevzu var. | Open Subtitles | هنالك أمرٌ أهمّ من ذلك، أريد التحدّث معك بشأنه |
| Umarım beni yaşlı bir adamın sağlığından daha önemli bir konu için uyandırdın. | Open Subtitles | أرجو أنّكِ أيقظتني لسبب أهمّ من صحّة رجُلٍ مُسِّن |
| Fakat başka bir grup uzman, ki muhtemelen bu sorun hakkında daha fazla düşünmüştür, bu sorulardan birinin diğerlerinden daha önemli olduğunu söylerler. | TED | لكن توجد مجموعة أخرى من الخبراء الذين فكّروا بجديّة أكثر في هذه المشكلة، واستنتجوا أنّ واحدا من هذه التساؤلات هو حتما أهمّ من البقيّة. |
| Organik kimyadan daha önemli şeyler, ve anladım ki... | Open Subtitles | وييي, أهمّ من الكيمياء العضويّة التي تستمرّ, و اعتقدت ذلك ... |
| Hayatında işten daha önemli olan şey nedir? | Open Subtitles | ماذا لديكِ في حياتكِ أهمّ من العمل؟ |
| Kandorluları bulmaktan daha önemli bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء أهمّ من العثور على الكندوريين. |
| Sevgiden daha önemli şeyler vardır. | Open Subtitles | ثمّةُ أشياء أخرى أهمّ من الحُب. |
| Şu anda idrak yeteneği, kanunun hükmünden daha önemli. | Open Subtitles | في هذه اللحظة تصوّر الشعب ... يكون أهمّ من رسالة القانون |
| Her zamankinden, her şeyden çok daha önemli. | Open Subtitles | أهمّ من أي وقت مضى، أكثر من أي شيء آخر. |
| İçmekten daha önemli bir şey olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | تعلّمت أنّ هناك شيئًا أهمّ من الشرب |
| -Hayır hala planlarımız var 25 sene sonra ilk randevun iskambil oynamaktan çok daha önemli reddetmeyi denedim, gerçekten | Open Subtitles | لدينا مشاريع لليلة غد (باتي)، أول موعد غرامي لك منذ 25 عام أهمّ من لعب الورق لقد حاولت صدّه حقاً |
| Dayanıklılık gerçekten daha önemlidir. | Open Subtitles | التحمّل أهمّ من الحقيقة .. |
| Einstein demiş ki: "Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. | Open Subtitles | "أينشتاين) ، قال : " التخيّل أهمّ من المعرفة) |