"أودُ" - Translation from Arabic to Turkish

• isterim
• istediğim
• isterdim
• okumanın
• konuşmama

Seçimler artık bizim üzerimize olduğuna göre onunla tekrar bağlantıya geçmeni isterim.
أودُ أن تعيد الإتصال به بما أن تغطية الإنتخابات أصبحت على عاتقنا

Çok beğendim. Seninle üzerinde konuşmak isterim bir ara.
انا حقاً أحببتهم, أودُ التحدث معكِ بشأنهم في وقتٍ ما.

- Eğer izin verirseniz, bir kaç değişiklik yapmak isterim, eşyaları biraz düzeltip
- حسناً، بعد إذنِك أودُ أن أُجري بعض التعديلات، و أجعل المكان مشرقاً

Buradaki işlerimiz bittikten sonra sana anlatmak istediğim bazı şeyler var, bilirsin, Oz'a geldikten beri yaptıklarımla ilgili.
بعدَ انتهائنا من العبَث هُنا أودُ إخباركِ عَن بعض الأمور

Yapmamızı istediğim şey sana uygun kitabı bulmamız.
لذلكَ ما أودُ أن نفعله، هوَ إيجادُ الكتابِ المُناسِب لك

İsterdim, ama saat 3 ten başlayarak, arka arkaya görüşmelerim var.
كُنت أودُ ذلك ,لكن إبتداء من الساعة 3 لدي قضايا كثيرة

Şunu bilmenizi isterim.
أريد منكم فقط أن تعلموا أودُ أن أطمئن المستمعين

Burada daha önce çalıştığımı söylemek isterim.
أودُ أنّ أشير بأنني عملتُ هنا سابقاً حقاً؟

Senin için sorun olmazsa, gelecek yaz Camp Rock'a geri dönmek isterim.
أنا أودُ أن أرجع لمخيم الروك الصيف القادم

Seninle görüşmek isterim, Charlie. Belki döndüğüm zaman.
أودُ التحدثَ معكَ يا تشارلي نعم، رُبما عندما أعود

Bunu yapabilirim. Bunu yaptığımda uygun konumda olduğumu bilmek isterim.
يُمكنني فعل ذلك، أودُ فقط أن أعرف أنني في أفضل مكان ممكن لفعله

Senin için bestelediğim bu şarkıda benimle dans etmeni çok isterim.
ولكم أودُ منكِ أن ترقصى معىّ على أنغام هذه الأغنيةُ التى كتبتُها من أجلُكِ

Seni tekrar görmeyi çok isterim.
فأنا فقط أجدُكِ مُدهشةُ أنا أظنُكِ حقاً مخلوقُ مُدهش، ولكم أودُ رؤيتُكِ مُجدداً

Aslında konuşmak isterim. Bu konu hakkında hiç bilgilendirilmedik.
في الواقع، أودُ أن أتحدث عن ذلك نحن لم نتحدث عنه أبداً

Hayatınıza tetikçileri eklemek ve istihbarat teşkilatında gizlice çalışmama ek olarak itiraf etmek istediğim şey...
إضافة لزرعي قتلة في حياتك و عملي سريًا لصالح الحكومة أودُ أن أعترف

Seninle konuşmak istediğim bir şey var.
هنـاكَ شيئـاً مـا أودُ أن أتحدث معكَ بشأنه

Evet, altmışlar gitmek istediğim son zaman olurdu.
أجل، ففترة الستينات هىّ آخرُ مكانِ قد أودُ أن أكون به

Uğruna yaşamak istediğim birisi var. Ve o da bu kutuyla ilgili durumda.
لديّ شخصٌ، أودُ العيش من أجله وهو في ذلك الصندوق، أيضاً

Çok isterdim ama aslına bakarsan şu çocuklardan birkaçıyla Joey'in yerine gidiyorum.
أودُ ذلك ولكني في الواقع سأذهب إلى وجوي مع بعضُ أولئكَ الرفاق

Çok isterdim.
أودُ ذلك حقًا لكن أخشى أن لديه حصانة ديبلوماسية

Bugün, okumanın hayatlarımızı nasıl değiştirebildiği ve bu değişimin sınırları hakkında konuşmak istiyorum.
أودُ التحدث اليوم عن كيف يمكن للقراءة أن تغير من حياتنا وعن حدود ذلك التغيير.

konuşmama hepinize bir fotoğraf göstererek başlamak istiyorum çoğunuzun muhtemelen daha önce gördüğü bir fotoğraf.
أودُ أن ابدأ الحديث بعرض صورة لكم ولربما سبق وأن شاهد بعضكم هذه الصورة .