"أوسم" - Translation from Arabic to Turkish

    • yakışıklı
        
    • yakışıklısın
        
    • yakışıklısı
        
    • yakışıklıyım
        
    • yakışıklıymışsınız
        
    • görünümlü
        
    Sanırım şu an sadece yakışıklı erkeklerden hoşlandığım bir aşamadan geçiyorum. Open Subtitles الآن مرحلة في أنني أظن أوسم رجال إلى منجذبة أنا حيث
    Bence sen dünyadaki en tatlı erkeksin ve en yakışıklı. Open Subtitles اعتقد أنك ألطف رجل قابلته و أوسم رجل في العالم أجمع
    Ama seninle tanıştığımdan beri bana yakışıklı gelen tek kişi sensin. Open Subtitles لكن منذ التقيت بك فأنت أوسم شاب بالنسبة لي
    Hakaret gibi mi kaçar bilemiyorum ama bir kapıcı için fazla yakışıklısın. Open Subtitles أنا آسفة إن كان هذا مُهيناً لكنك أوسم من أن تكون بواباً
    Görünüşe göre artık balonun en yakışıklısı seçilemeyeceksin. Open Subtitles ‫يبدو أنك خسرت فرصتك لتكون أوسم شاب في الثانوية
    Ne düşündüğünü biliyorum ama ben daha yakışıklıyım. Open Subtitles اعرف ما تفكرين به لكني أوسم منه
    Duyduğumuzdan daha da yakışıklıymışsınız. Open Subtitles أنت أوسم مما سمعت.
    Diyorlar ki Kaptan Wenthworth donanmadaki en yakışıklı adamamış ve nişalı ya da evli değilmiş. Open Subtitles يقال أن الكابتن وينتورث أوسم رجل في البحرية وغير مرتبط
    16 yaşındaydım ve o da hayatımda gördüğüm en yakışıklı adamdı. Open Subtitles كنت في السادسة عشر كان أوسم رجل قابلته قط
    Yedi Krallık'ın en yakışıklı erkeği olduğu söyleniyor. Open Subtitles إنهم يقولون أنهُ أوسم رجُل فى الممالك السبع.
    Daha yakışıklı krallar olabilir ama neredeyse hiç bu kadar dini bütünü yok. Open Subtitles قد يكون هناك ملوك أوسم لكن بالكاد أن تجد أكثر أيماناً منه
    Bana sorarsan en yakışıklı genç adam ödülünü sen kazanacaksın. Open Subtitles إذا سألتني أعتقد بأنك ستفوز بجائزة أوسم شاب
    Buradaki en yakışıklı erkeğin başı bağlı. Open Subtitles لكن لسوء حظي طبعا أوسم الرجال هنا و هو محجوز
    Dünyadaki en akıllı, en iyi, en yakışıklı, en komik adamla çıkıyor olabilir. Open Subtitles بالنسبة لكل ما تعلمه قد تكون تواعد أذكي و ألطف و أوسم و أمرح شخص في العالم.
    Hastane yatağındayken bile gördüğüm en yakışıklı erkeksin. Open Subtitles حتّى وأنت على فراش في مستشفى، إلّا أنّك ما تزال أوسم رجل رأيته قطّ.
    Ama gittiğimizde belki daha yakışıklı birini bulabilirim. Onunla gider, seni terk ederim. Open Subtitles لكن إذا حدث ووجدت شخصًا أوسم منك فسأهجرك لأجله
    Yemek, su, dünyadaki en yakışıklı adamın ...gözümün önünde paramparça oluşunu düşünmeyeceğim 2 saatlik bir molaya ihtiyacım var. Open Subtitles احتاج الى ساعتين بحيث لا أفكر بالطعام أو الماء او حقيقة أننا رأينا أوسم رجل في العالم
    Bir anda dünya üzerindeki en yakışıklı adama rastladım. Open Subtitles و رأيت أوسم رجل قد رأيته في جميع العالم
    Torunum Filippo kasabanın en yakışıklı çocuğu. Open Subtitles حفيدي فيليبو هو أوسم صبي في البلدة
    Her zamankinden daha yakışıklısın. Open Subtitles أتعلم، أظن أنك أوسم من أي وقت مضى
    Çünkü bu şehirde senden yakışıklısı yok. Open Subtitles لا يوجد مخلوق أوسم منك
    Hatta ben ondan daha yakışıklıyım. Open Subtitles أنا أوسم حتى منه
    Şunu söylemem lazım, sizler yüz yüze milletin bildiğinden çok daha yakışıklıymışsınız. Hiç kimse bu kadar yakınlaşamıyor size. Open Subtitles أنّكم أوسم سائر المخلوقات
    Doğru söyle, hiç bu kadar iyi görünümlü birisine rastladın mı? Open Subtitles اخبراني بالحقيقة، هل رأيتما يوماً رجلاً أوسم منّي؟ المظاهر أذواق

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more