| Dr.Oliver Sacks'ın Shirl ve Barbara Jennings ile ilgili deneyimlerinden esinlenilerek hazırlanmıştır. | Open Subtitles | القصة مستوحاة من دكتور أوليفر ساكس عن تجربة حقيقية لشيرل وباربرا جينينجس |
| Oliver'ın önünde sizinle Nina hakkında konuşmaya devam etmek istemedim. | Open Subtitles | حسناً، لم أشأ أن تواصلا الحديث عن نينا أمام أوليفر |
| Luke'un, Oliver'ın 23 yaşındaki öğretmenini nasıl becerdiğini mi kast ediyorsun? | Open Subtitles | تعني، كيف أن لوك ينكح مدرّسة أوليفر البالغة 23 من عمرها؟ |
| Saklanmak için, her şeyi yarım bırakmama bahane olarak Oliver'ı kullandığımı sen söyledin. | Open Subtitles | أخبرتني أنني أستخدم أوليفر طريقة لأختبئ أنه سببٌ أنني لم أنهِ أيّ شيء |
| Benim de demeye çalıştığım şu, Oliver çevresinde tanıdık şeylere ihtiyaç duyuyor. | Open Subtitles | وكل الذي أعنيه أن أوليفر يحتاج إلى وجود أشياء مألوفة حوله الآن |
| Kapıyı çaldığında biz de Oliver'ın nihayet konuşmak için hazır olduğunu sandık. | Open Subtitles | عندما طرقتَ على الباب ظننا أنه أوليفر وأنه أصبح مستعداً أخيراً للتحدّث |
| Küçülmüş, sanki içimde Oliver şeklinde kabuğun uzuvlarını yönlendiren ufacık, ...kadim bir Oliver Tate varmış gibi geliyor bana. | Open Subtitles | أشعر أنني منكمش، حيث أن هناك أوليفر تيت عجوز في داخلي تشغيل الروافع لرفع قوقعة بحجم و عمر أوليفر |
| Oliver ve Teri Purcell'e para, kimlik ve kaynak sağladın. | Open Subtitles | لقد كنت تدّعم أوليفر و تيري بيرسل بالمال ,والتغطية ,والموارد, |
| Fakat Oliver ve Wallace tam olarak göründükleri kişiler değiller. | Open Subtitles | و لكن أوليفر و والاس ليسو بالظبط كما يبدو أنهم |
| Oliver Twist gibi bir yetimhaneye terk edilecem, öyle değil mi? | Open Subtitles | هذا عندما ألقى في دار للأيتام مع أوليفر تويست، أليس كذلك؟ |
| İki yıl önce polis Kanunsuz olduğundan şüphelendikleri için Oliver'ı tutukladığında, ki haklılardı... | Open Subtitles | قبل عامين عندما الشرطة القبض على أوليفر لأنهم اعتقدوا، بدقة، وأنه كان الاقتصاص، |
| Ben Oliver'ın bunları onayladığı bir dünya, bir evren, ya da ufacık bir varoluşun olduğu bir yer düşünemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفكر من العالم أو الكون أو سهل من وجود حيث أوليفر ستوافق على أي من هذا. |
| Krosoczka ailesi komedi dizisinin kuzen Oliver'iydim, bir anda ortaya çıkan yeni çocuk. | TED | كنت مثل ابن العم أوليفر لمسرحية سيتكوم لعائلة الكريزوسكا، الطفل الجديد الذي ظهر من العدم |
| Oliver son derece hayat dolu, yakışıklı, çekici ama oldukça dengesiz bir erkekti ve kalbimi bütünüyle çalmıştı. | TED | كان أوليفر جذاب للغاية فهو ذكر وسيم، ساحر وغير اعتيادي حتى أني وقعت في حبه تماماً |
| Oliver gibi köpeklere binalardan aşağı atlamasınlar, trafiğin içine dalmasinlar diye antidepresanlar veya antianksiyete ilaçlari veriliyor. | TED | ولكن الكلاب مثل كلبي أوليفر تعطى مضادات الإكتئاب وبعض مضادات القلق لمنعها من القفز من المباني أو القفز وسط حركة السير. |
| Ama Oliver üçüncü sınıftayken, Oliver'ın tahmin ettiğimden çok bana benzediğini fark ettim. | TED | ولكن عندما كان أوليفر في الصف الثالث، اكتشفت أنه يشبهني بشكل أكبر مما تخيلته. |
| Çocuk: Patates. Jamie Oliver: Patates? | TED | طفل: بطاطا. جيمي أوليفر: بطاطا؟ إذاً تظن أن هذه بطاطا؟ |
| Jamie Oliver bu konuya değindi geçen gün. | TED | هذا شيء تحدث جيمي أوليفر عنه في ذلك اليوم. |
| Jamie Oliver Amerika'yı yemek seçimlerimiz vasıtasıyla kurtarmaya çalışıyor. | TED | يقوم جيمي أوليفر بحملة لإنقاذ أمريكا من الطريقة التي نأكل بها. |
| Yarın Oliver'i görmeye gideceğim. | Open Subtitles | سوف أذهب لرؤية أوليفر غداً لو أنكننا أن نجعل ذلك الأمر يتم |
| Ollie, emirler verip bunları anlaşma zannetme alışkanlığın var ama bunu görmek zorundasın. | Open Subtitles | (أوليفر)، إنك معتاد على إصدار أوامر مفترضًا أنها مقبولة لكن عليك رؤية هذا. |
| Mel, Laurence Olivier ve John Gielgud'un her zaman istediği ama elde edemediği gibi birisidir. | Open Subtitles | ميل يشبه ابن لورنس أوليفر وجون جيوغليد اللذان أراداه انجابه ولم يستطيعا |