| Biliyorsun, bu sigara kutusu daha iyi günler de gördü. Şangay'dan almıştım. | Open Subtitles | كما تعرف , صندوق السجائر هذا شهد أياماً أفضل |
| Biliyorsun, bu sigara kutusu daha iyi günler de gördü. Şangay'dan almıştım. | Open Subtitles | كما تعرف , صندوق السجائر هذا شهد أياماً أفضل |
| Gelmesini beklediğim paralar gelmedi ama hiç şüphem yok ki güzel Fransa'mız ve ben daha güzel günler göreceğiz. | Open Subtitles | مبالغ لا بأس بها قمت بحسابها لن تأتي قريبا و لكن أنا و فرنسا الجميلة سنرى أياماً أفضل ولا شك في ذلك. |
| Bulması günlerce sürebilecek olan bir şey şimdi birkaç dakikada bulunabiliyor. | Open Subtitles | كنّا نستغرق أياماً لنعثر على كتابٍ بينما الآن نستغرق دقائق معدودة. |
| Güzel günlerdi ama bir parti dağılmaya başladığında anlarsınız. | Open Subtitles | كانت أياماً عظيمة، لكن يمكنك أن تعرف متى تحين نهايتها. |
| günler haftaları kovaladı. Haftalar ayları kovaladı. Aylar ise başa dönüp günleri kovaladı. | Open Subtitles | تحولت الأيام لأسابيع والأسابيع لأشهر والأشهر عادت لتكون أياماً |
| Böyle büyük bir yapının tam bir tur atması günler alacaktır. | Open Subtitles | مع بناء بهذا الحجم من المؤكد أن الأمر يأخذ أياماً لكي تتم الغرف دورة كاملة |
| Bu günler alacak. | Open Subtitles | وحتى حساب عدد أعواد الزينة وهي تستغرق أياماً |
| Muharebe alanında atları sürdüğümüz o günler güzeldi. | Open Subtitles | حينما كنا نمتطي الخيول في ساحة المعركة، كانت أياماً عظيمة |
| Demek istediğim, daha iyi günler görmüşlerdir ama hepsinin hala çalıştığına eminim, değil mi? | Open Subtitles | لقد رأت أياماً أفضل لكني متأكد أنها تعمل جميعاً, صحيح؟ |
| DNA sonuçları günler alır, | Open Subtitles | نتائج فحوصات الحمض النووي تستغرق أياماً , و حقيقة |
| Sonsuz günler şezlongumda Dünya ayaklarımın altında | Open Subtitles | أمضي أياماً لا تنتهي مسترخية على مقعدي العالم كله يسير كما أريد |
| günler uzun sürüyordu gecelerse daha uzun. | Open Subtitles | لقد كانت أياماً طويلة تلك الفترة وليالي أطول حتى |
| Sahadayken keskin nişancılar tek bir atış yapabilmek için saatlerce, hatta günlerce beklerler. | Open Subtitles | في الميدان قد يمضي القناصون ساعات بعض الأحيان أياماً فقط ليطلقوا طلقة واحدة |
| Oradaki insanlar bazen günlerce ayakta durmak zorunda bırakılıyorardı. | Open Subtitles | كانوا يطلبون من أولئك الأشخاص الوقوف أياماً كاملةً |
| Baş döndüren çılgınca günlerdi. | Open Subtitles | كانت تلك أياماً مجنونة مُسكِرة |
| Buna benzer günleri isteseydim polislikte devam ederdim. | Open Subtitles | ،لو أردتُ أياماً مثل تلك لبقيتُ في سلك الشرطة |
| Belki daha güzel günlerin olur, ama pek sanmıyorum. | Open Subtitles | لربما ستعيشُ أياماً أفضل, لكني أشكُ في ذلك. |
| İyi günlerimiz de kötü günlerimiz de oluyor ama çoğu zaman iyiyiz. | Open Subtitles | نعيش أياماً جيّدة ، لكنّها ليست جيّدة جداً، لكن أغلبها جيّد. |
| Sadece birkaç gün geciktiğinin farkındayım ama ya hamileysen, bu harika olmaz mıydı? | Open Subtitles | أعلم قد تكون الدورة الشهرية تتأخر أياماً ربما تكوني حامل أليس أمر رائع؟ |
| Diyeceğim, iyi günlerim de oldu, kötü günlerim de. | Open Subtitles | - لأختصر الحكاية الطويلة, عشتُ أياماً طيبة وأياماً تعيسة |
| Ve, emin olun kötü günleriniz olmayacak. | Open Subtitles | وأتأكد من أنكم لا تواجهون أياماً سيئة |
| Günlerimizi kalbini inceleyerek geçirdik. Yukarıdan aşağıya, her türlü. | Open Subtitles | أمضوا أياماً بفحص قلبٍ من أعلاه لأسفله ومن جوانبه |
| Günlerdir aralarında bağlantı kurmaya çalışıyoruz ama çocuğun oğlu olduğunu söylemiyor. Bulaşma sebebini arıyoruz. | Open Subtitles | أمضينا أياماً نبحث عن صلة بينهما، ولم يخبرنا بأنّ الولد ابنه |
| Baştan sona izlemem günlerimi aldı ama bu denli gerçeğin peşindeyim işte. | Open Subtitles | وربما يأخذ الأمر مني أياماً لأراهم جميعاً ولكن هذا لأني مرتبط بالحقيقة |