Bu işi yapabileceğimi sanmıyorum. Nikahı iptal edemezsin. Ameliyatı nasıl ödeyeceksin? | Open Subtitles | لا أعتقد أنني سأستمر بهذا - لا يمكنكِ إبطال الزواج - |
Tamam. İptal emri 15 dakika içinde gelecek. | Open Subtitles | .حسناً، قرار إبطال الاتفاق سيكون هنا خلال 15 دقيقة |
Örneğin, şartlı tahliye kurallarını ihlal ederse bir suçluyla bağ kurarsa şartlı tahliyesi iptal edilebilir. | Open Subtitles | إن انتهك إطلاق السراح المشروط بواسطة،مثلاً.. التعاملمعمجرممعروف.. فبإمكانهم إبطال الزواج |
Ağları etkisiz hale getirmeden kasalardan birine dokunursan 50.000 voltla çarpılırsın. | Open Subtitles | إن لمسنا أحد الصَناديق بدون إبطال الشبكات، فسوف نُـصعق بـ50،000 فولت. |
Kimlik kodlarını kilitleyip kişisel yetki kodlarını geçersiz kılmaktan başka şans bırakmıyorlar. | Open Subtitles | مما لا يترك لي أي خيار سوى إلغاء أكواد مرورهم و إبطال عملها تماما |
Evlilik iptali ile ilgili ufak bir sorun var. - Öyle mi? | Open Subtitles | هناك مشكلة صغيرة مع إجراءات إبطال الزواج |
Film iptal oldu, baba. Bitti. Ben... ben bıraktım. | Open Subtitles | لقد تم إبطال الفيلم يا أبي لقد انتهى ، لقد اكتفيت |
Maalesef üniversite politikasına göre bursun iptal edilmiş. | Open Subtitles | للأسف، السياسات في الجامعة تملي أن يتم إبطال زمالك. |
Sanırım vatandaşlık isteğin geri çevrilecek ve yeşil kartın da iptal olacak. | Open Subtitles | أخمّن أنّه سيُرفض طلب حصولكِ على الجنسيّة وسيتمّ إبطال بطاقتُكِ الخضراء. |
- Kuaförün kira sözleşmesini iptal ettiremiyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني إبطال عقد الإيجار الخاص بالصالون |
Bu suç laboratuarının usülsüzlüğü gözönüne alınırsa, ...bu suçlamaları iptal etmekten başka şansım yok. | Open Subtitles | بالنظر إلى الطبيعه الفاضحه لمخالفات المختبر الجنائي هذه لا خيار لي إلا إبطال هذه الإدانات |
Diskalifiye kararının iptal edilmesine galibiyetinin ve puanlarının iadesine karar verildi. | Open Subtitles | فقد تقرر إبطال قرار هذا الإستبعاد، وبإعادة مركزه كفائز بالسباق، وإعادة النقاط التي حصل عليها. |
Anlaşılan istifa ettiğinde, amcan rozetini iptal etmeyi unutmuş. | Open Subtitles | يبدو أن عمك فشل في إبطال بطاقة دخولك بعد أن استقلت. |
Koruma köpükçüğü geldiğinde, tehdidi etkisiz hale getirmek için çalışacaklar. | Open Subtitles | بمجرد ان يتم وضع احتواء النفط في المكان، انهم سيعملون على إبطال التهديد. |
Dünya üzerinde hiç kimse bu mayını etkisiz hale getiremez. | Open Subtitles | تستطيع أن تطلب أى شخص تريده لا يوجد أحد فى العالم قادر على إبطال هذة الأشياء فى مثل هذة الظروف |
Deden iyileştiğinde o belgeleri geçersiz kıldırıp bu çocuğu da yetimhaneye yollarız. | Open Subtitles | سنقوم فقط إبطال ذلك عندما يتحسن الجد وإرساله إلى دار الأيتام. |
Evliliğin iptali mütalaa edilecek. | Open Subtitles | و هناك إبطال زواجك في الإعتبار |
Bu nedenle, 11. kanuna dayanarak vatandaşlığınız hükümsüz kılınmıştır. | Open Subtitles | ولذلك، طبقاً للتشريع رقم 11، فقد تم إبطال حقك بالمواطنة. |
Gerçeği bilen sadece bir kişi var ve sadece bir kişi laneti bozabilir. | Open Subtitles | شخصٌ واحدٌ فقط يعرف الحقيقة، و واحدٌ فقط يستطيع إبطال تعويذتها |
Ve epigenetik olarak müdahale edebilirsek bir aktör çıkarıp yeni bir anlatı hazırlayarak filmi tersine çevirebiliriz. | TED | و إذا تمكّنا من التدخل ما فوق الجيني، سنتمكن من إبطال عمل الفيلم عن طريق إضافة ممثل وإنشاء سردٍ جديد. |
Yaptıklarını geri almak istiyorsun Lenore, ancak alamazsın. | Open Subtitles | تتمنين إبطال مافعلت, لينور لكنك لاتستطيعين |
Acaba sisteme kırarak girip kalkanı Devre dışı bırakabilir miyim? | Open Subtitles | ربما أستطيع إختراق المستودع و إبطال الجدار ؟ |
Ve şu anda her dört kişiden biri Monarşi'nin kaldırılmasından yana! | Open Subtitles | وأنواحداًمن أربعة... يسعى إلى إبطال الحكم الملكي |