| Sonra Pazar günü gelip seni göreceğim ve eğer iyi olursan Noel'de sana çok hoş bir hediye vereceğim. | Open Subtitles | و في يوم الأحد سأأتي و أراكِ. و ثم إذا كنتِ جيدة جداً في الكريسماس سأهديكِ هدية جميلة جداً. |
| eğer zamanınız varsa birkaç soru sormak isterim. - Evet? | Open Subtitles | أريد أن أطرح بِضعة أسئلة عليكِ إذا كنتِ تملكين وقتاً |
| Gelecekteki gelinini ama eğer seninle gelmem dersen bende seninle bi daha konuşmam kesinlikle gelirim oğğlum Seninle geleceğim tabi! | Open Subtitles | زوجة ابنك المستقبلية لكنها أخبرتني أنها لن تقابلني حتى ، إلا إذا كنتِ معي ستقابلك بالتأكيد ؛ لأني سأذهب معك |
| Madem sevmiyordun neden ona teslim oldun? | Open Subtitles | ما الدافع لتستسلمي له إذا كنتِ لا تحبينه؟ |
| Seni buraya çağırdım çünkü ifade vermeye hazır olup olmadığını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | لقد دعوتِك إلى هنا كي أعرف ما إذا كنتِ مستعدةً للإدلاء بشهادتِك |
| eğer görmüş olsaydın, son aylarda neden... sadece bir tek isteğimin olduğunu anlayabilirdin: | Open Subtitles | إذا كنتِ رأيت ذلك كنتِ ستفهمينَّ لماذا في الشهور الماضية كانت لدي رغبة واحدة |
| Candace, eğer bir şey biliyorsan, şimdi söyleme daha iyi olur. | Open Subtitles | كانداس، إذا كنتِ تعلمين شيئاً من الأفضل أن تخبريني به الأن |
| eğer bunları kataloglamada yardıma ihtiyacın varsa, birkaç gün daha kalabilirim. | Open Subtitles | يمكننى قضاء بضعة أيام إذا كنتِ بحاجة لمساعدة فى جدولة هؤلاء |
| - Hayır... eğer yeni bir tane almaya gücün yetmiyorsa söylemen yeterli. | Open Subtitles | لا إذا كنتِ لا تقدرين علي شراء واحد جديد فقط قولي ذلك |
| Ama herhangi bir şey olursa, eğer korkarsan, beni ara, tamam mı? | Open Subtitles | ولكن إذا حدث أي شيء إذا كنتِ خائفة اتّصلي بي ، حسناً؟ |
| Peki, eğer istersen, biz senin için hemen tamir edebiliriz. | Open Subtitles | حسناً, إذا كنتِ تريدين يمكننا.. يمكننا أصلاحها لكِ على الفور |
| eğer kocamı bir başkası ile birlikte olmak için öldürdüğümü ima ediyorsanız yanılıyorsunuz. | Open Subtitles | إذا كنتِ تعنين ضمناً أنني قتلتُ زوجي لأكون مع شخصٍ آخر، فأنتِ مخطئة |
| Ne çıkarsa bahtına. eğer bırakmak istiyorsan, o halde defol git. | Open Subtitles | حسنا ، هذا هو الحظ إذا كنتِ تريدى المغادره ، فلتفعلى |
| eğer en iyi arkadaşının sevgilisi ile yatacaksan yerin ne önemi var? | Open Subtitles | إذا كنتِ تنوين مضاجعة حبيب أعز صديقاتك، فهل يهم أين تنويان فعلها؟ |
| eğer yardım çağırmanın bir yolunu arıyorsan seni kurtarmaya gelen herkesi öldürürüm. | Open Subtitles | إذا كنتِ تبحثين عن سبيلٍ لطلب العون فسأقتل أيّاً من يأتي لنجدتكِ. |
| Bak, Madem beni çok seviyorsun, uzaklaş ve bizi rahat bırak. | Open Subtitles | إذا كنتِ تحبينني كثيراً، فلماذا لا تدعيننا وشأننا؟ |
| Madem bilmelerini istiyorsun, sen anlat Dianne. | Open Subtitles | إذا كنتِ تريدين منهم معرفة ذلك لماذا لا تقومين بإخبارهم ؟ |
| Pekâlâ. Madem o kadar akıllısın söyle bana kafeterya nöbetçisi olarak kimi seçtim. | Open Subtitles | حسناً، إذا كنتِ بهذا الذكاء اخبريني من أخترت ليكون مراقب غرفة الأخبار |
| - Öyle olup olmadığınızı sormuyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نسأل إذا كنتِ كذلك أيّتها الملازم. |
| Sen sorumlu olsaydın 24 saat öncesinden haberimiz olurdu. | Open Subtitles | إذا كنتِ مسئولة، كنا سنعلم بالأمر منذ 24 ساعة باكراً |
| 12 yıllık kocanın kıçına tekmeyi basıyorsan, o ayrı tabii. | Open Subtitles | إلا إذا كنتِ تقومين بطرد زوجكِ لمدة 12 سنة للخارج |
| Bunu intikam için yapıyorsan, hazır olsan iyi olur! | Open Subtitles | إذا كنتِ تفعلين ذلك بهدف الانتقام فاستعدِ لما ستلاقيه مني |
| Ama sen beni sevmezsen, o zaman ben de kendimi sevmeyeceğim. | Open Subtitles | لكن إذا كنتِ لا تحبينني فـ أنا لا أحب نفسي أيضاً |