"إسرائيل" - Translation from Arabic to Turkish

    • İsrail
        
    • Israel
        
    • İsrailli
        
    • İsrailliler
        
    • Yahudi
        
    • İsrailoğullarının
        
    • Yahudiler
        
    • Yahudilerin
        
    Geçtiğimiz günlerde bana 1948 senesinde iki kız kardeşinin ve babamın tek başlarına bir botla İsrail'e seyahat ettiklerini anlattı. TED أخبرتني منذ وقت قريب أنه في عام 1948 سافر أبي و اثنتان من أخواتها على قارب إلى إسرائيل بدون أجدادي.
    Geçen yıl tek başımıza İsrail'de 207.000 insana müdahale ettik. TED في العام الماضي وحده قمنا بمتابعة 207,000 حالة في إسرائيل
    Filistin ve İsrail hakkında Ortadoğu'dan gelen daha büyük bir konuşmamız da var. TED لقد حصلنا على محادثة أكبر حول إسرائيل وفلسطين يشع من منطقة الشرق الأوسط.
    Silahlı insanlar, İsrail'in neden hepimizi takip etmekte olduğunu hangisi açıklayabilir. Open Subtitles الذي قَدْ يُوضّحُ لِماذا أناسَ بالأسلحةِ يُطاردوُنا في جميع أنحاء إسرائيل
    Oshea Israel ve Mary Johnson görüşmesindeki gibi. TED مثل مقابلة بين أوشي إسرائيل و ماري جونسون
    İsrail'in katıksız varlığı tehdit altında, siz çıkmış limonlardan bahsediyorsunuz. Open Subtitles إسرائيل حقيقة موجودة تحت خطر محدق وأنتم تتعاملون مع ليمون
    Ancak İsrail, Orta Doğu'da olması gereken demokrasiyi uygulayan tek ülke. Open Subtitles لكن إسرائيل الأقرب إلى الديمقراطية التى ليست عندنا في الشرق الأوسط
    İsrail'in, Gazze'ye yardım taşıyan teknelere sebepsiz yere yaptığı saldırı. Open Subtitles هجوم إسرائيل غير المبرر على الاساطيل التي تقدم المعونة لغزّة
    Walter, Joanne'i aramak için iyi bir zaman değildir belki. Selam İsrail. Open Subtitles والتر ، ربّما هذا ليس الوقت المناسب لمهاتفة جوان أهلا ، إسرائيل
    Bisikletimin üstündeyken, İsrail'in derin güzellikleriyle bağlantı kurduğumu ve ülkemin geçmişiyle ve kutsal kitapla bir olduğumu hissediyorum. TED عندما أكون على دراجتي الهوائية اشعر انني متصل بجمال إسرائيل الآخاذ واشعر اني متحد مع تاريخ هذا البلد ومع الكتاب المقدس
    Laf arasında bana İsrail'deki bir tıp konferansından yeni döndüğünden, burada yeni bir gama detektörü üzerinde konuşulduğundan bahsetti. TED وقد اخبرني عن مؤتمر كان قد عاد منه من إسرائيل حيث كانوا يتحدثون عن نوع جديد من مستقبل اشعة جاما
    Bence Mossad işin içinde, ama başı çeken kuvvet İsrail değil. TED ان رأي هو ان المُساد مشارك بهذه الدودة ولكن .. القوى العظمى في هذا الخصوص .. ليست إسرائيل
    Kurtuluştan sonra, toplama kampından sağ kurtulanların İsrail'in kuruluşundan önce Filistin'e göç etmesini sağlayacak sahte evraklar hazırladı. TED وبعد التحرير قام بصنع أوراق مزيفة لكي يدفع بالناجين من مخيمات الاعتقال بالهجرة الى فلسطين قبل ان تُقام دولة إسرائيل
    Tümör Tedavi Alanları İsrail Technion'da fahri profesör Dr.Yoram Palti tarafından icat edilmiştir. TED الحقول المعالجة للورم اُخترعت من قبل د. يورام بالتاي، وهو أستاذ متميز في معهد التقنية في إسرائيل.
    İkinci olaya gelince: Bir arkadaşım İsrail'e taşındı. TED الآن، الشيء الثاني الذي حدث، انتقال صديقي لتوه إلى إسرائيل.
    alttaki fotoğrafta İsrail'de Başbakan Begin ile duyma engelli bir askeri görüyorsunuz. TED والصورة السفلى لرئيس الوزراء بيجن مع جندي أصم في إسرائيل.
    Tabii ki, İsrail ve Filistin'e dönmek istedik. TED بالطبع, كنا نرغب في العودة إلى إسرائيل وفلسطين.
    İşte şimdi burda, yaşadığı yere, İsrail'e geri döndü Müdahaleden 3 ay sonra, ve buyrun TED وها هو الآن و قد عاد إلى إسرائيل حيث يعيش، ثلاثة أشهر بعد العملية، و ها هو.
    Bügun İsrail'de, bir çağrı sonucu harekete geçme süremiz ortalama olarak 3 dakikanın altına düştü. TED متوسط وقت الاستجابة لدينا اليوم هو أقل من ثلاث دقائق في إسرائيل.
    Yüce Tanrı, yabancı eşleri, Levi ve Israel'in ruhuna karşı bir hoşnutsuzluk olarak düşüneceğini bilmiyor değilsin. Open Subtitles أنت لست جاهلاً للإستيــاء المثقـــل الذي يصوره الله سبحانه وتعالى على نفوس لاوي و إسرائيل لزواجهم من نساء غريبة
    Bir İsrailli tarafından bulunduğu için böyle adlandırılıyor, ve şimdi bu hastalığa bu ismi koyduğu için oldukça pişman, elbette çünkü virüs sanki İsrail'e aitmiş gibi atfediliyor. TED و يطلق عليه ذلك لأن رجل في إسرائيل وجده لأول مرة ، والآن يأسف بشدة لتسمية المرض ، لأنه ، بالطبع ، هناك عواقب.
    Siz İsrailliler hiçbir şeyi doğru yapamazsınız. Open Subtitles أنتم يا بنو إسرائيل لا يمكنكم عمل شيء صحيح
    Pekala ama burada bir şey olduğu belli çünkü bu ülkede ki her güçlü kuvvetli Yahudi beni çok kuvvetli bir çember içine alıyor. Open Subtitles هناك أمر مريب لأن كل بني إسرائيل صحيح الجسد في المقاطعة يصوّب مباشرة نحو المرمى.
    İsrailoğullarının bu prensine bir günlük ekmek ve su verin. Open Subtitles إعطوا لأمير إسرائيل هذا مؤن يوم واحد من الخبز و الماء
    Mısır'da esaretten kaçan Yahudiler gibiyiz. Open Subtitles نحنُ مثل بني إسرائيل الذين هربوا من الإستعباد من مِصر
    Sizinle bu gece Tanrı hakkında konuşmayacağım ya da İsrail'in durumu ya da dünyanın dört bir yanında yaşayan Yahudilerin sorunlarını... Open Subtitles لن أتحدث عن مفهوم الرب أو عن الوضع في إسرائيل أو وضع اليهود في أنحاء العالم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more