Şurada, izin ver. Bela çocuklar, sadece bela. | Open Subtitles | هُنا ، إسمحي لي ، أولاد فظيعين فقط فظيعين |
Aynı tarzda kendimi eğlendirmeme izin ver. | Open Subtitles | على الأقل إسمحي لي بتسلية نفسي قليلاً بنفس الأسلوب |
Bırak da içimdekileri dökeyim. | Open Subtitles | إسمحي لي بالتعبير عن مشاعري , دعيني أعيد صياغة الكلام. |
Zaten bizi bu karmaşanın içine atan kişi benim o yüzden Bırak yardım edeyim? | Open Subtitles | سأتولى أمر هذه الفوضى التي نحن بها في المقام الأول، لذا إسمحي لي فقط بالتعامل مع هذا، حسنا ؟ |
Pardon, bir dakika bekle. | Open Subtitles | إسمحي لي، لحظة فقط |
Affedersin. İzin ver kendimi tanıtayım. Benim adım Tumnus. | Open Subtitles | آسف، إسمحي لى بتقديم نفسي أنا اسمي تومنوس |
Affedersiniz ama buranın sorumlusu benim, ...yapılması gereken her şeye ben karar veririm. | Open Subtitles | إسمحي لي، أنا المدير وأنا الّذي يُقرّر كلّ شيء ينبغي القيام به. |
Binbaşı Carter, lütfen Merrin'in size bu naqahdah reaktörünü hediye etmesine izin verin. | Open Subtitles | الميجور كارتر،رجاء إسمحي لميرين ان تقدّم لكي مفاعل الناكودا |
Özür dilerim, kendimi tanıtmama izin ver. Adım Tumnus. | Open Subtitles | آسف، إسمحي لى بتقديم نفسي أنا اسمي تومنوس |
Annemi babamı son bir kez görmeme izin ver. | Open Subtitles | من فضلك إسمحي لي ان ارى أمي وأبي مرة أخرى واحدة فقط |
Abimin haberi olmadan, birkaç gece burada kalmama izin ver. | Open Subtitles | بإختصار، إسمحي لي أن أمكث هنا لعدة أيام. بدون علم أخي. |
Sadece bana izin ver. Bana fırsat ver, bu fırsatı. | Open Subtitles | إسمحي لي بذلك وحسب أعطنِي فرصة، هذه الفرصة |
Sana bir bira daha alıp neden yanıldığını anlatmama izin ver. | Open Subtitles | حسنا، إسمحي لي بأن أشتري لكي مشروبا اخر ولأخبرك لماذا أنتي على خطأ |
- Bırak yardım edeyim. Lütfen. | Open Subtitles | دعيني أساعدك رجاءً إسمحي لي بمساعدتك فحسب |
Ama, hey, Bırak da seni bireyler içmeye götüreyim. | Open Subtitles | ولكن, إسمحي لي أن أقدمَ لكِـ شراباً في وقتٍ ما |
Monica, önemli değil. Bırak PJ kalsın. | Open Subtitles | الأمر على ما يرام إسمحي لـ"بي-جي" بالمكوث |
Bırak onu parka götüreyim. | Open Subtitles | إسمحي لي بأخذها إلى الحديقة، حسناً؟ |
Pardon, şuan bir görüşme-... | Open Subtitles | إسمحي لي نحن في وسط.. |
Affedersin, bu çok kötü bir durum ancak daha da kötüleştirmene izin veremem. | Open Subtitles | إسمحي لي . هذا وضع صعب لكن لاأريدكِ ان تصعبية أكثر |
Affedersiniz Matmazel, sizinle daha önce karşılaştık, değil mi? | Open Subtitles | إسمحي لي .. آنسه لكن ألم نلتقي من قبل ؟ |
İzin verin size eşlik edeyim, Matmazel. | Open Subtitles | إسمحي لي بمرافقتكِ للأسفل آنستي. شكرا لك. |